O ÇOCUKLAR
17.04.2014 10:30:07
A+ A-
Bu resmi geçtiğimiz yıl
Köy Enstitüleri kuruluş yıldönümünde de O ÇOCUKLAR başlığıyla paylaştım.
Çünkü Köy Enstitülerinin
kuruluş amacını, bu okulların o yıllar nasıl kimler tarafından heyecanla
karşılandığını en iyi anlatan bu resim diye düşündüm.
Ben yaş itibarıyla
şanslı bir insanım. Çünkü ilkokul öğretmenlerimin tamamı Köy Enstitülerinde okumuş,
oralardan mezun olmuş öğretmenlerdi. Düşünüyorum da hemen hepsinin o genç
yaşlarında çevresinde saygınlık uyandıran kişilikleri gözümün önüne geliyor.
Hemen hepsi köy çocuğuydu. Tün yaşamları boyunca da o köylerden hiç kopmadılar.
Onların hepsini hep sevgiyle hatırlayıp saygıyla anıyorum.
Çünkü hemen hepsi Köy
Enstitüsünde eğitim almış olmanın heyecanını ve gururunu tüm yaşamları boyunca
taşırken bizlerin eğitiminde çok önemli katkıları olmuştu.
Buradan bakınca Köy
Enstitüleri gerçekten cumhuriyet döneminin aydınlanma heyecanını köy
çocuklarıyla köylerden başlayarak bütün Türkiye'ye taşımıştı
'Toplumsal aydınlanmanın
öneminin farkında olan her İnsanın yaşı ne olursa olsun Köy Enstitülerini
tanıdıkça aynı heyecanı bugün bile duyar' diye düşünerek bunları yazıyorum.
Önümde Reşat Keser
dostumun gönderdiği 'Savaştepe Köy Enstitülü Yıllar' kitabı var. Uzun zamandır
satır satır okuyorum.
Yıllar öncesinde
yaşanmış aydınlanma hamlelerinin anlatımında sanki o yıllara, o okullara bir
özlem var gibi.
Kitabın sonunda Köy
Enstitüsünün açıldığı günü anlatırken "O gün Güneş'in doğuşu bir başkaydı
Savaştepe'de. Sanki dağda bayırda kendi kendine açıp solan köy çocukları için,
gelecek aydınlık günlerin habercisiydi bu geliş" ifadesi benim kapak
remini doğruluyor.
Gerçekten Köy
Enstitüleri öncelikle o çocukları, onların eğitim ihtiyacını düşünerek açıldı.
Çünkü yaratılan
aydınlanma heyecanıyla köy çocukları eğitim isteğinde bulunsa, okuyup tahsil
yaparak geleceklerini kurtarma ve toplumsal gelişmeye eğitimli insanlar olarak
katkı sağlamayı istese bile o yıllarda köy çocuklarının eğitim yapması çok
zordu.
Benim bir süredir
paylaştığım Onun Hikayesi öyküsünde ifade edilmeye çalışıldığı gibi o yıllar
eğitim, hele köy çocuklarının eğitimi 'her yiğidin harcı değildi'.
Onun Hikayesi' başlıklı
uzun öyküde bir çocuğun, köyde okuma heyecanı yaşayan bir çocuğun okuma aşkına
yanıt bulmaya çalışan ana, babanın gayreti fedakarlığı ve çaresizliğini,
çocuğun okuma özlemini anlattım..
Öykü bütünüyle gerçek
bir yaşamdan kurgulanmış bir öyküydü. Yine geçen yılda üzülerek yazdığım gibi;
o günlerde bir dağ köyünden okumak için kasabaya gelen bir çocuk onurundan aç
kaldığını kimseye söyleyemediği için açlıktan ölmüş, ölüsü 'ırbıkçı deresi'
deriz orada derenin içinde kaldığı evde bulunmuştu. Ama onun öyküsünü o uzun
öyküde paylaşmak içimden gelmemişti.
Yukarıda yazdığım ve
Onun Hikayesi öyküsünde de anlattığım nedenlerle resimde görünen çocuklara
bakınca; 17 Nisan 1940'da açılma kararı verilen, açılan Köy Enstitüleri'nin o
çocukların köylerinde, o çocuklarda yarattığı heyecanı, sevinci
anlayabiliyorum.
O yıllar o köy çocukları
aç kalma, açıkta kalma tehlikesi yaşamadan Köy Enstitüleri'nde okuma olanağı
buldu. O okulları açanlar pırıl pırıl o çocuklarla başlattığı aydınlanma
meşalelerini yine o çocuklarla cehaletin karanlığındaki köylere, giderek bütün
ülkeye taşıdı. Çocuklar okulda öğrendikleri bir zanaat, okuma yazma öğretisi
becerisi ve yanlarında her biri yüz yüz elli kitapla gittikleri köylerde modern
işlikler kurdu. Her köy bir kütüphaneye kavuştu. Bu yazdıklarım Köy
Enstitüleri'nin açılmasının ön sonuçlarıdır.
Esas olarak o okullar ve
mezun olup öğretmen olarak köylere tayin edilen o çocuklar toplumsal aydınlanma
heyecanı yaratmışlardır. Onların yaktığı aydınlanma ışığı onca karartma çabalarına
karşın Türkiye halkının aydınlanmasına çok önemli katkılar sağladı.
Bugün onca karatma
çabalarına karşı aydınlığın karanlığa direnmesinin ana sebebi, gücü o yıllarda
faaliyet gösteren Köy Enstitüleri'dir.
Onların geçmişteki
değerlerini kavrandıkça; bugün geleceğe yönelik aydınlanma çabalarında doğru
hedefler belirleyeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder