9 Eylül 2017 Cumartesi

DÜNE BAKARKEN GÖRDÜKLERİM

TÜRKİYE GÜNDEMİ
 09.09.2015 09:13:41
SALDIRILARA KARŞI DİRENEN GAZETECİLİK

Blogunda yazdığım Radilal blogda peş peşe "Diren Gazetecilik" başlıklı yazıları görüp okuyunca hem memnun oldum; hem ürktüm.

Blok yazarlarına kadar bu boyutta tepkiye iten durum beni ürküttü.

Dün gece CNNTÜRK'de gördüğüm Hürriyet gazetesi Sedat Ergin'in görüntüsü de, durumu da ürkütücüydü.

Ondan daha ürkütücü olan bir zamanlar Zaman gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni olan ve Fetullah Gülen'e yakınlığıyla bilinen; ancak iktidarın Gülen'le yolu ayrılması sonucu 'gemiyi ilk terk eden fare örneği' Zaman' gazetesini terk edip iktidar gemisine atlayan Hüseyin Gülerce'nin Sedat Ergin'in saldırının hemen sonrası ürkmüş haline bakıp attığı tivitti. O tivitte Sedat Ergin'in ekrandaki durumuna bakıp onunla "korkmuş" diye alay etmesiydi.

Hep yazarım. 'Ancak deliler ve ölüler korkmazmış'

Sedat Ergin ne ölü ne de deli. Senin benim gibi etten kemikten yapılmış bir insan.

Yönetmeni olduğu gazetesine eli sopalı kişilerin saldırdığını, onların saldırıya devam ettiği sırada polisin aldığı güvenlik önlemlerinin zayıflığını görüp; üstüne kendi güvenlik görevlileri onların 'adeta' içeri kaçmalarını söyleyince içeri kaçmışlar. Sedat Ergin de soluğu soluğuna ekrana çıkmış.

Aslında Sedat Ergin soğukkanlı ve sözlerini tartarak söyleyen biridir. Öyle görüntü veriyor. Ancak gece ekrandaki görüntüsünde bir panik vardı ve haklıydı. Çünkü her akıllı, aklı başında olan biri gibi; belki daha fazlasıyla Sivas'ta aydınların diri diri yakıldığını biliyordu. Bu ülkede vadalizmin kışkırtmayla neler yapabileceğini birçok örneğiyle biliyordu. Bunları bilen biri olarak yönetmeni olduğu gazetesine saldırıyı görüp 'tıpkı Sivas'ta, Maraş'ta, Çorum'da olduğu gibi' hükümetin yeterli güvenliği almadığını fark edince her akıllı insan gibi korkmuş; ama o korkuyla çıktığı ekranda korkusuna telsim olmadan mertçe olaylara ve hükümetin ilgisizliğine tepkisini koyabiliyordu.

Gülerce'nin kişiliği kaybolmuş insan örneği attığı tivitte dalga geçtiği işte Sedat Ergin'in bu insani onurlu duruşuydu.

Neyse; konum o değil. Dün gündüzden başlayıp gece boyu devam eden olaylar.

Benim bir süredir dikkate çekmek istediğim dünkü yaşananlardı. Taş atan çocuklara işaret edip "onları anlamalı" deyip; onlara düşman büyüyen çocuklarla aralarındaki düşmanlığın giderilmesini yazdım.

Daha sonra Diyarbakır'da dün taş atan çocukların bugün eline silah aldığını, batıda onlara düşman büyüyen çocuklar da ellerine silah alırsa özellikle batıda yaşancakları düşünmek bile istemediğimi yazdım.

Paylaştığım hemen her yazıda ülkenin bir ateş çemberi içinde olduğunu kitlelerin benzine çakılacak çakmak gibi adeta hazır beklediğini yazdım.

Dün yine kendi ilgili olduğum sayfalarda 6-7 Eylül olaylarından bir gün sonra dönemin cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın İstiklal caddesinde hasar tespiti yaparken 'Ayşe Hür'ün yazısından aldığım' resim altında 6-7 Eylül olaylarıyla ilgili yine Ayşe Hür'ün yazısından aldığım 'İstiklal Caddesinde o sıra dolaşan Celal Bayar'ın kaldırımdakilerin duyacağına aldırmadan "bizimkiler işi fazla abartmış" dediğini yazmıştım.

Dünkü yazılarımın devamında gündüzkü olaylara bakıp "umarım cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yarın veya sonraki gün illerdeki tahribatın ve kışkırtılan kitlelerin davranışlarına ve bir muhalefet partisinin genel merkez binasını yakan veya ülkenin en büyük gazetesindeki çalışanlara ölüm korkusu yaşatacak görüntülere bakıp tıpkı Celal Bayar gibi 'bizimkiler fazla abartmış' demez diye yazmıştım.

Çünkü dün gündüz başlayıp gece boyu sabaha kadar devam eden olaylar adeta benim endişelerimi doğruluyordu.

Ayrıca Ayşe Hür'ün yazısından aldığım; 'o olaylar sırasında bir görgü tanığının anlattıklarından bir anekdotu paylaştım'

O anekdota göre '6-7 Eylül olayları sırasında üç Rum'un oturduğu bir apartmanda kapıcılık yapan bir Türk 6 Eylül günü saldırılar başladığında eline bir Türk bayrağı alıp kapıya çıkıyor; gelen saldırganlara "bu apartmanda Rum oturmuyor" deyip apartmandaki Rumların canını koruyor.

Daha sonra aynı kapıcı elinde Türk bayrağıyla karşı kaldırımda bir Rum'a ait dükkanına saldırıya katılıyor.'

Buradan bakıp "Sıradan kitlelerin tepkisi böyle karmaşıktır. Eğer bu olaylar bir yangına dönüşürse milyonların ne yapacağını, nasıl davranacağını kestirmek zordur." dedim.

Dünkü saldırıları yukarıdaki kapıcı örneğinde verdiğim gibi "faşist saldırılar bunlar" deyip geçme kolaycılığına kimse düşmesin. Kuşkusuz dünkü saldırılarda kışkırtma var. Özellikle iktidar cephesi bir süredir 'siyasi çıkarını orada gördüğü için' bu tür kışkırtıcı politika izliyor. En son Hürriyet binasına saldırı bu kışkırtmaların ürünü. AKP li bir milletvekilinin başını çektiği olaylar bütün boyutlarıyla basına yansıdı. Gece özellike HDP binalarına yapılan saldırılarda milliyetçi kışkırtmalar var kuşkusuz.

Buradaki tehlike bu kışkırtmaya zemin hazırlayan olaylardır. Medyaya yansıyan PKK saldırısı sonucu şehit haberleridir. Kimileri doğu ve güneydoğuda polisin halka salsırdığına işaret edip "onlar ne oluyor? Onlara tepkisiz mi kalacağız?" diye itiraz edebilir. Bunlar PKK nın kanlı pusularını hiç bir zaman haklı çıkarmaz. PKK Türk ve Kürt Halkının arasında düşmanlık oluşturma çabasındadır. Bunu bilerek yapıyor. Yoksa HDP 7 Haziran'da parlamentoya girdikten sonra PKK'ya ancak haltetmek düşerdi; şimdi onu yapıyor.

Ben PKK yı hiç bir zaman Kürt Halkının hayrına bir örgüt gibi görmedim. Abdullah Öcakan'ın M. Ali Birant'a verdiği röportajı okuduktan sonra bu düşüncem pekişti.

Uzun sözün kısası birileri; bunun içinde PKK 'da var. Kürt ve Türk Halkını bir iç savaşa zorluyor. Bunu görmek lazım. Türkiye'de yaşanacak bir iç savaşın bedelini herkes çeker ve o savaşın kazananı olmaz.

Bu nedenle herkesin bu sıra yazdığı yazıda veya her türlü ifadesinde özellikle kullandığı her kelimeyi seçerek öfkeden arındırarak seçip kullanması çok önem kazandı.

Öfke ve küfürü seçenler bana göre bu şimdilik kıvılcım halinde olan toplumsal olaylara ateşe benzin döker gibidirler.

"Yurttaş sorumluğu şu sıra çok önem kazanıyor" diye kendi görüşümü yazmıştım.

O saatten bu saate görüşüm aynı. Aslında öteden beri aynı. Olaylara veya yaşananlara bakıp, öfkelenip küfür dilini kullanmak bana göre çok yanlış.

İnsanın özellikle böyle durumlarda öfkesini kontrol edip tepkisini insana yakışır bir dilin sertliğiyle pekala gösterebilir. Dün gece CNNTÜRK'de Sedat Ergin'in yaptığı da buydu. Tepkili bir dille cumhurbaşkanına ve başbakana olayları yeterince önemsememekle ve önlem almamakla suçladı ve bunun yanlış olduğunu ifade etti.

Gerçekten 'anlamadığım hangi siyasi hesapla' iktidarın izlediği politika gerçekten çok tehlikeli bir sonuç vermeye 'adeta' bir iç savaş çıkartmaya doğru gidiyor.

Yukarıda yazdığım ve 6-7 Eylül'de veya Sivas'ta ve diğer örneklerinde, Yugoslavya örneğinde olduğu gibi baştan kontrol edilebilir gibi gözüken kitle eylemleri o boyuta varır ki; içine bundan siyasi umar bekleyenleri de alıp bütün toplumu 'adeta akrebin intiharı gibi' yakar bitirir.

Kitlelerin saman alevine benzeyen tepkileri; bazen kontrolsüz güce dönüşebilir. Türkiye böyle bir tehlikenin hemen yanı başında günler yaşıyor.

Dileğim başta iktidar ve cumhurbaşkanı olmak üzere herkesin aklını muhafaza edip doğru siyasete dönmesi ve geleceği için beklediği neyse bunun demokrasi içinde olması için çaba göstermesidir.

Dünden beri yaşanan olaylar bende bu yazdığım düşünceleri oluşturdu.

Tekrar yazarsam cumhurbaşkanından itibaren yurttaş sorumluluğu taşıyan herkesin ülkeyi 7 Haziran'da oluşan barış ve demokrasi iklimine taşımasıdır. Çünkü dünya örnekleri de gösteriyor ki; sorunlarını veya kaygılarını demokrasi dışına çıkarak çözmeye veya gidermeye çalışan herkes sonunda demokrasi dışı ortamın felaketinde helak olup gitmiştir.

Kimse demokrasiden ve hukuktan korkmasın. En suçlu insanın bile selameti oradadır.

Çünkü demokrasinin ve hukukun ayaklar altına alındığı veya yok olduğu ülkelerde suçlu suçsuz insanların neyle nasıl cezalandırıldığının çok acı örnekleri geçmişten günümüze sıkça yaşandığı için biliniyor.

Düne bakarken gördüklerimden aklımdan geçenler bunlardı. Burada yazıp paylaştım. Umarım üşenmeden okunur.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder