1 Eylül 2017 Cuma

FARKLI YAZILSA DA BÜTÜN DÜNYADA BARIŞIN AMACI AYNI/ ÖLÜMLERE,ÖLD BARIŞ; PEACE-AŞİTİ-EİRENE-SALAAM-VREDE diye bütün dünya dillerinde gidiyor



Bugün 1 Eylül Barış günü. Bütün dünya bugünü dünya barış günü olarak kutluyor.

Dünyanın en kanlı savaşının elli milyon cana, bir o kadar da yaralıya mal olan 2. Dünya Savaşının başlangıç günü. Bugün “bir daha böyle kanlı savaşlar olmasın, insanlar acılar içinde kavrulmasın, ocaklar sönmesin” dileğiyle 1 Eylül Dünya Barış Günü ilan edilmiş.

Bugün herkes; buna kandan ve ölümden beslenenler dahil hemen herkes barıştan söz edecek; barışa övgüler düzecek.

Türkçe BARIŞ beş harften oluşuyor. Barışın karşılığını diğer dillerdeki karşılığının bir kısmını başlıkta yazdım.

Bütün dillerde belli sayıda harfin yan yana gelmesiyle Türkçedeki BARIŞIN anlamı çıkıyor.

Hepsinin anlamı savaşsız, kavgasız önce karşındakini anlayarak, anlamaya çalışarak huzur içinde dirlikli barış içinde yaşama istemi oluyor.

Buraya kadar çok güzel… Yani ölümlerden, öldürmelerden, her türlü şiddet ve çatışmadan uzak barış içinde huzur içinde dirlikli yaşamak.

Peki bu nasıl olacak? En azından ülkemizde bu olabilir mi?

Ülkemizdeki yaşananlara siyasetin diline, politikacıların kendi siyasi çıkarları için davranışlarına, her gün onca ölümlere, şehirlerden köylere kadar ne olup bittiği konusunda bilgilenme sıkıntısına, bilgi kirliliğine, basına yönelik baskılara, Amerikan filmlerinde gördüğümüz yurttaşı birbirini ödüllü ihbar teşviklerine kadar karmaşayı okuyup gördükçe ülkemizde insanların barış içinde dirlikli yaşadıklarından söz edilebilir mi? 

Sanırım bu sorunun cevabını vermek çok zor olacak...

Halbuki bugün 1 Eylül. Bütün dünyadaki insanların ‘savaşlara, etnik kimlik ve farklı inançlar arasındaki çatışmalara, ölümlere öldürmelere hayır!’ demek için ayağa kalktığı bir gün.

Peki soruyorum; bugün Türkiye’de barış içinde yaşama umudu ve barış içinde samimi gelecek beklentisi yoksa bunun neden ne? Barış ve dirlik içinde yaşamamız olanaklı mı?

Hiç kimsenin bugün yaşananlara bakıp bu soruya iyimser bir cevap verebileceğini zannetmiyorum.

Ama buna rağmen ‘bana göre’ yine enseyi karartmamak lazım.

Barış ‘bana göre’ öyle sanıldığı gibi Kaf Dağının arkasında yedi kafalı ağzından ateş saçan bir ejderhanın kapısında beklediği kalede tutuklu bir güzel değil.

Barış hepimizin herkesin yüreğinde sıcaklığını, beyninde özlemini taşıdığı bir yaşam güzelliği.

Özlemini duyduğumuz bu yaşama kavuşmamız; yani hepimizin özlemi olan ölüm ve öldürülme korkusu yaşamadan, kimsenin kimseyi düşman bilmediği herkesin bütün değerleriyle  özgür ve dostça duygular içinde yaşama kavuşması için yapacağımız tek şey kafamızda biriken bilgi kirliliğinden arınıp düşüncemize kendimizin vurduğumuz pranga olan ön yargılarımızdan kurtulmaktır.

Çünkü özelikle bizim toplum olarak bugün yaşadığımız bütün çatışmaların, şiddetin, ölümlerin, öldürmelerin ardında yatan gerçek o ön yargıların beslediği düşmanlıklardır.

Özellikle günümüzde kafalarda öteki hakkında oluşan ön yargı duvarlarını aşıp barış, demokrasi ve yargı bağımsızlığı sağlamış bir toplum hedefinde buluşmak; bu konuda gösterilen çabalara hiç 'ama, lakin, fakat' gibi mazeretler üretmeden destek vermek insan onuruna sahip olan herkesin öncelikli görevidir.

Bugün 1 Eylül. Barışın, dirlikli yaşamın ve huzurun özlemini duyan herkesin on yargılarından kurtulup insani yanlarını öne çıkarmalarını diliyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder