17 Şubat 2018 Cumartesi

BABA EVİNDE GEÇMİŞTE BİR GÜN



Merhaba; bugün cuma…
Dün akşamdan komşu evde hazırlık... Belli ki düğün vardı. Yol kesildi; masalar sıra dizildi. Üstlerine tenteneler gerildi. Artık sanırım iki gün naklen düğün müziğini dinleyeceğiz gece yarılarına kadar.
Başkalarını bilemem; ama ben keyif alır bu müziklerden. Hele bir de davul varsa, zurna da cezayir karşılaması çalıyorsa keyfim tam yerine gelir.
Böyle etkinliklikler ister istemez beni geçmiş yaşanmışlıklarda epey gezdirir. En çok da kendi düğünüm akla gelir. Ben otuz yaşına girdiğim sıra evlendim. O sıralar balo denilen tek gecelik eğlenceler meşhur Ama ben eski delikanlılardanım. Özellikle anamın da içinde ahdı var davul çaldırmaya. Babama "olmaz oğlum davullu zurnalı evlenecek" diye diktirince babam mecbur kaldı kabul etti. Mecbur kaldı diyorum. Çünkü balo ucuza mal olacaktı. Düğün öyle mi ya. Bir kere üç gün sürer; gelen giden yemeklerle ağırlanır.
Bizim orada içki çok içilir. Haliyle içki masrafı çıkar. Davulcu tutacaksın. Yani telaşlı ve masraflı; ama anam diretince mecbur kaldı kabule. Çünkü anam tedirgin… Daha üç dört ay önce 12 Eylül darbesinden bir hafta sonra oğlunu kaldığı dayısının evinde gözü önünde tutuklamışlar. Yine ne olacağı belli değil. Oğlan geçmişteki gibi bir gitti mi 'ara ki bulasın'. Şimdi arada bir 'gideceğim' deyince kadının etekleri tutuşuyor. Alel acele oğlunu evlendirip baş göz ederse yanında tutacak. 'Yani o öyle düşünüyor.' Düğün alel acele olunca düğün tutmakta sıkıntı baş gösterdi. Çünkü çalgıcılar aylar öncesinden bir yerlere okulanıp davet edilmiş.
Şimdi okuyucuyu nerede bulacaksın? Sağ olsun küçük enişte bu çalgı işlerinde mahir. Atladı arabaya. 'Karamanlı Tefenni' derken İbeciğe uzanıp oradan hem de iki takım davul zurna bir de saz çalıp söyleyen sanatçı bulmuş; 'alıp çıkageldi' Diğer hazırlıklar da tamamlanmıştı. Et için bir dana tedarik edildi. Ve 'vursun davul' dendi.
Bu sırada telaşla oku dağıtma içine girişildi. Yani her şey telaşla yapılıyordu; ama ben hep işin gırgırındaydım. Haliyle gençlikten orta yaşa geçtiğim için okucularımın içinde gençler de vardı orta yaşlılar da. Kısacası epey kalabalığın katıldığı güzel bir düğün yapılmıştı bana.
Ondan sonra ne zaman davul zurna sesi duysam hep yeniden evlenesim gelirdi. Tabi eskiden canım, şimdi asla. Şimdi de düğünün çalgısının sesi mikrofondan naklen verilince aklıma kendi düğünüm gelmişti.
Sanatçı da 'Ağrı dağından uçan bir güvercin olsam' diye sevdiğim bir türkü söylüyordu.. Bu sırada devam ettiğim denemelere bakmak isteyince mecbur içeri odaya geçtim. O sıra türkü kesildi, birden arapça sesler yükseldi. Kulak kabarttım mevlit. Demek düğün sahibi mevlitli çalgılı düğünü tercih etmiş.
Bu da bizim yörenin arabesk anlayışı. Bilmiyorum; diğer İslam ülkelerinde veya ülkenin diğer bölgelerinde ‘böyle adet var mı? Veya böyle bir şey İslama sığar mı? Ne kadar sığar?’ ^
Sanırım son yılların politik rüzgarının estirdiği inanç ağırlıklı yaşam biçimi bu yörenin geçmiş düğün kültürüyle ortaya böyle armoni çıkarmış. Haliyle bunun yorumu veya açıklaması başta Cüppeli hoca olmak üzere ulema takımına veya Diyanet başkanına düşer.
Yani benim haddimi aşar. Neyse bir süre mevlit dinledik.
Ben düğünün hep mevlitle devam edeceğini umuyordum. Ama öyle olmadı. Mevlit bitti şimdi yeniden yöresel oynak havalar yükselmeye başladı hoparlörden. Ama bu curcuna havanın sıcaklığını gidermedi. Ben yazıya "bugün hava sıcak" diye başlayıp sayfama düşen paylaşımlardan bahsedecektim. Düğünden yayılan türkü ve mevlit sesleri aldı beni götürdü bir yerlere.
Zaten hep böyle oluyor. Kafam sanırım gelgitli. Eee ne yapacaksınız? Bu kadarına da şükür… 

















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder