Merhaba; Türkiye Afrin'e harekata
hazırlanıyormuş.
İktidar sözcüleri
"Türkiye'nin sınırlarına nereden kimden gelirse biz gereğini yapar;
sınırlarımıza yönelik tehdidi defederiz" anlamında açıklamalar yapıyor.
Bir ülkenin sınırlarını korumak o
ülkenin öncelikli görevidir ve sınırlarını korumak için savaşması da hak ve
görevdir.
Ortadoğu bilinen Gayya kuyusu.
Vahşi belgeselde olduğu gibi
oraya iki iri anakonda "Rusya ve ABD" çöreklenmiş.
Bu ülkeler öteden beri çıkarları
için bölge ülkelerini birbirine kaşı kışkırtma ve düşmanlaştırıp yeme
politikası izler.
Bu emperyalist ülkelerin temel
ilkesidir. Bunun için bölge ülkelerindeki iktidarları bir şekilde ağına düşürüp
onun vasıtasıyla bu politikayı uygularlar.
Bilindiği yaklaşık altı yıldır yaşanan
bir Suriye gerçeği var. Türkiye'de iktidarın kendisinin de kabul ettiği gibi “yanlış
bir Suriye politikası” izleyip Ortadoğu batağına bulaştı; gerçi sonradan bu
yanlış politika Feto terör örgütüne ihale edilse de çok büyük mülteci akınıyla
Türkiye; Türkiye Halkı bu yanlışın çok büyük ceremesini çekti; hala çekiyor.
Türkiye Suriye politikasında
Rusya'yı da karşısına alan ‘sonra pişman olunan’ politikasının olumsuz
sonuçlarından kurtulmak için konuyu uluslararası platforma taşıyarak içine
düşürüldüğü sorunu çözme çabasında Avrupa'dan Asya'ya Astana'ya kadar uzanan
bir dizi toplantılar düzenlendi; henüz sonuç alınamadı; alınamazdı da. Çünkü bu
konuyu kaşıyıp sürekli sorun olarak Ortadoğu ülkelerini rahatsız etme amacında
Rusya ve ABD birbiriyle zaman zaman dünya kamuoyu önünde sertleşse de kendi
aralarında uzlaştıkları politikayı adım adım uygulamaya sokarlar.
Son olarak Rusya Suriye
yönetiminden yana açık tavır alırken ABD Işid'le bahane adı altında PYD isimli
örgütü kullanmayı tercih etti.
Aslında PYD daha önce bir denge
politikasıyla Rusya ile de iyi ilişki içinde bu işi götürüyordu; ama ipler
emperyalist ülkelerin elinde oldukça kullandıkları kuklaları istediği gibi
oynatırlar.
Anlaşılan Rusya PYD yi ya temelli
ABD'ye kaptırdı; ya da bizim oralarda "cingen gavgası denen" her
şeyin birbirine karıştırıp ABD ile Ortdaoğu'nun zenginlikleri konusunda
pazarlıkta koz elde etmeye çalışıyor.
Ortadoğu'da bu işler için
kullanılan en uygun halk da Kürt halkıdır.
Öteden beri Irakta Talabani ve
Barzani'yi kullanan tahterevalli politikası uygulandı. Bu Barzani Rusya'ya
dönerse Talabani ABD ye yaklaştı; ya da tersi olursa Talabani Rusya'ya Barzani
ABD'ye yanaşan bir politikaydı.
O sıralar ABD süper güçtü.
Rusya'nın tepkisine aldırmadan 'sonradan yalan olduğu anlaşılan' "Saddam
Kimyasal silah kullanıyor" deyip Irak'ı işgal edip böldü. Bölünen parçadan
tepe tepe kullandığı Kuzey Irak Kürt yönetimini çıkardı. Yani yıllardır
birbirine karşı kullanılan Barzani ve Talabani aşiretlerini bir potada eritti;
ama bu savaş ABD ye pahalıya mal olmuştu; ayrıca bu sırada Rusya’da bölgede
güçlü olarak belirmişti.
Bu gelişmelerin ardından başlayan
Suriye yangınında Türkiye’yi ABD nin aldattığını cumhurbaşkanı “Obama bana
yalan söyledi” diye ifade etti.
Suriye çok farklı bir ülke. Bu
ülkedeki Esad yönetimini Irak vb ülkeler gibi bir yumrukta veya kurgulanan
oyunla devirmek kolay değildir. Çünkü Suriye’de bir partinin, bir etnik
kimliğin iktidar yok. Suriye’de adına “Suriye Ortadireği” denen farklı
inançlara mensup kesimlerin ittifakı üzerine oturan bir yönetim var. Yani
farklı inançların ittifakı bozulmadan Saddam’ı devrimek kolay değil.
Bunun böyle olmadığını ABD
Tunus’tan başlattığı Arap baharı rüzgarıyla Mısır’a kadar gelip; Suriye’de
frene basmak zorunda kalarak anladı ve plan değişikliğiyle Türkiye’yi de
kullanarak Suriye’de kendine muahlif olan İran’a yakın Rusya ile iyi ilişkiler
içindeki Esad rejimini cezalandırıp hizaya getirmek istedi.
Ancak yukarıda yazdığım gibi
Suriye Ortadoğu batağının tam göbeği. Yani oraya girip, devirip çıkıvermek öyle
çok kolay değil.
Uzatmadan yazarsam bunun böyle
olduğu yaşandı görüldü.
Sonunda ABD hep yaptığı gibi bu
ülkedeki Kürt kartını oyanamayı denedi; ancak adı PYD olan yapı öyle
bağımsızlık yanlısı değil Suriye yönetimiyle uyumlu Suriye’nin toprak bütünlüğü
içinde özerk bir yönetimden yana.
PYD bu politikasıyla ABD’ye çok
ters geldi; çünkü PYD Barzani’nin öteden beri kendini kullandırarak hayal
ettiği bağımsız Kürdistan politikasına “hayır biz Suriye’nin toprak bütünlüğü
içinde kalan özerk yönetimden yanayız” deyip bir yerde karşı çıktı. Kürtlerin
uluslaarası toplantılarına delege vermedi.
O sıralar sık sık Davutoğlu
Suriye’de PYD yi yanına çekmek için sık sık PYD eşbaşkanı Salih Müslim’i
Türkiye’ye çağırıp görüştü; ama PYD eşbaşkanı Salih Müslim her defasında “biz
Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanayız. Saddam’ı beğenmiyoruz; ama onu
devrimek Suriye Halkının görevi” diye bu tekliflere karşı çıktı.
ABD “Sen misin öyle diyen” deyip
bilinen Kobani’nin Işid kuşatması altına sokulup PYD’yi sıkıştırıp bir yandan
Barzani’ye yanaştırırken öte yandan kendi önünde diz çöktürme projesini devreye
soktu.
O sıra çok olay oldu. PYD klasik
Kürt politikası olan “varlığını korumak için güçlü ülkeler arasında denge
politikası” oynamaya soyundu. Epeydir de oynuyordu. Bir yandan ABD bir yandan
Rusya PYD nin etkin olduğu alanlarda üsler kurdu; o üsleri Suriye ve Ortadoğu
politikalarında birbirine karşı kullanmaya başladı.
Şimdi anlaşılan Rusya yeni bir
taktikle PYD yi dize getirmek için politika geliştirdi; Türkiye’nin sınır güvenliği
hassasiyetini kullanarak yeni bir planı uygulamaya sokuyor; yani öteden beri
Türkiye’nin Suriye içine karışmasına karşı çıkarken şimdi Türkiye’nin Afrin’e
saldırtma politikasını devreye sokuyor.
Yukarıda da yazdım. Türkiye’nin
sınır güvenliği çok önemli. Türkiye sınır güvenliğini sağlamak için her türlü
hassasiyeti gösterip gerekeni yapar yapmalıdır; ama bu gelişme yukarıda
yazdığım gibi ABD ve Rusya’nın “kedi-fare” politikasının sonucuysa “korkarım bu
Rusya ve ABD çıkarları için Türkiye’nin başına çorap örme” politikası olarak
Türkiye’ye Türkiye Halkına yeni çok büyük bedeller ödetecektir.
Umarım bu kez iktidar dış
politikayı iç politikaya malzeme yapmaktan vazgeçip doğru bir dış politika
izleyip kendinin ve ülkenin ateşe atılması karşısında gerekli adımları
atacaktır.
Çünkü bu işin “Yoksa!” YOK. Bu
işlerin “yoksası boktur.
Bugün ekranlara düşen Türkiye’nin
sınır güvenliği için Afrin’e harekata hazırlanıyor” haberi bende yukarıda
yazdığım düşünceleri uyandırdı. Onu ifade ettim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder