3 Aralık 2017 Pazar

BAHÇELİ CUMHURBAŞKANININ SÖZLERİNE ÇOK ALINMIŞ ve ÇOK ÜZÜLMÜŞ


Bahçeli Cumhurbaşkanının sözlerine çok alınmış ve çok üzülmüş
POLİTİKA
04.12.2015 10:07:20
Bu haberi Radikal haberde okuyunca Cumhurbaşkanının Bahçeli'yi çok alındıran ve çok üzen 'sözleri nedir?' diye merak edip baktım.
 çeli Cumhurbaşkanının sözlerine çok alınmış ve çok üzülmüş
POLİTİKA
04.12.2015 10:07:20
Bu haberi Radikal 
Bahçeli Cumhurbaşkanının "bu millet çileye alışık; gerekirse tezek yakar" sözüne "çok alınmış; çok üzülmüş" ,

Haberde Bahçeli  Cumhurbaşkanının sözlerine nazire yaparak "bu milletin artık çektiği yeter. Sarayda tezek yakılsın" demiş.

Sarayda soba kurulmasını önermiş.

Devamla ""Ucuz kahraman tıpkı korkak gibi kısa solukludur, ilk engelde sendeleyip düşer. Ne çektiysek yapay kahramanlık gösterilerinden çektik. Kaderimiz mi diyorum, ama kaderin teslimiyetçilik olmadığını da iyi biliyorum. Kaderde yalana boyun eğmek var mı? Yalancıların hakimiyet ve saltanatına ne yapalım kaderimiz buymuş diyerek tepkisiz mi duralım?

Sütçü İmam'ı sütçü Nine yaptılar, Faruk Nafiz Çamlıbel'in Sanat isimli şiirini Fazıl Hüsnü Dağlarca'ya mal ettiler, önemseyen olmadı.

Malazgirt Zaferi'nin yıl dönümünde, Romen Diyojen gülle gülle saldırdı, dediler, birisi çıkıp o tarihlerde top neredeydi ki diye sormadı.

'Görüşen yok, görüştü diyen şerefsiz, ilgili arkadaşı ben gönderdim, derdi olan varsa bana söylesin' diye İmralı'ya demir attılar. One minuteden destan çıkardılar, Akdeniz'e White Sea diyerek yere çakıldılar. Davos, Oslo, Brüksel, Washington derken sıfırı tükettiler.

Rüşvet aldılar: adı “darbe” oldu. Yolsuzluk patladı, dış düşmanların oyunu gösterildi.

Para eritirken basıldılar; montaja, dublaja bağladılar. Günah işleme özgürlüğünü icat ettiler, sahte fetvalar düzenlediler, ulema dediler, besmele çekip kul hakkını yeme kuyruğuna girdiler. Kara cehalet tedavisi olmayan bir hastalıktır. Bile bile çelişkiye düşüp bir şey olmamış gibi davranmak da kızarmayan yüzün habercisidir." diye olduğu gibi hamaseti tercih etmiş. Haber daha epey uzun ya buraya kadarı değerlendirme yapmam için yetti..

Siz "ne var bunda. Muhalefet lideri Cumhurbaşkanının sözlerini 'milletle alay ediyor' diye algılayıp tepki göstermiş" diyebilirsiniz.

Tabi; ama Türkiye'de basına yönelik baskılar dünya alemin malumu olmuşken; "sırf hoşa gitmeyeni haber yaptığı için" yani "iktidarın milletin öğrenmesini istemediği konularda milleti bilgilendirdi" diye bu ülkenin Cumhuriyetiyle yaşıt gazetesinin genel yayın yönetmeni ve Ankara temsilcisi tutuklanınca tık çıkarmazsanız; yine geçtiğimiz bu ülkenin siyasi anlamda önemli büyük illerinden Diyarbakır'ın baro başkanının kimlerin öldürdüğünün açığa çıkması için muhalefetin meclis araştırma önergesine iktidarın yanında partinin "hayır" demesini sağlıyorsanız "bunda çok şey var demektir".

Kuşkusuz muhalefetin iktidarı denetlemesi, iktidarla birlikte alenen birlikte davranışını gizlemeyen Cumhurbaşkanının izlenen dış politikada yanlışları nedeniyle Rusya ile kriz yaşanmasına; bu kriz sonucu yaşanacak olası doğal gaz sıkıntısı nedeniyle Cumhurbaşkanının millete yönelik sözlerini eleştirmek de görevidir. Ancak ondan önce 'dün CNNTÜRK'de izlediğim gibi iktidarın politikasının yanında olanların bile basın özgürlüğünün çiğnenmesini savunamazken' bu konuda basın özgürlüğünü ve adil yargıyı, bağımsız hukuku savunmak ve göz göre göre ülkenin yetiştirdiği önemli bir hukukçununun "niçin? Kimler tarafından nasıl öldürüldüğünün?" araştırılmasını sağlamak gerekmez mi?

Yani Can Dündar ve Erdem Gül için "bunlar komünist" deyip geçer gibi, öldürülen hukukçunun ölümüyle ilgili araştırma yapılmasını "o PKK'yı övdü" gibi gerekçelerle "görmezden gelmek ne kadar doğrudur?" ya da "doğru mudur?" Buradan bakınca o kadar önemli gündem maddeleri varken Bahçeli'nin cumhurbaşkanına yaptığı bu muhalefet için sanırım "güler misin? Ağlar mısın?" ya da "buyur burdan yak" argo deyimi çok denk düşüyor.

Yalnız burada yalnız MHP'ye yüklenmek sanırım çok doğru değil. Çünkü öteki parlamento için ve dışı muhalefet de adeta uyur gezer gibi.

Bu nedenle sözüm bütün muhalefet partilerine; sadece parlamentodakiler değil 'parlamento dışı olanlara da' ve meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin ve sendikalara. Sanırım hepsi kendilerine "ülkenin gündemiyle ne kadar ilgiliyiz?" ya da "ilgili miyiz?" yoksa Bahçeli'nin yaptığı gibi "laf ola beri gele" yapılan muhalefetle "yaşadığımız iç ve dış sorunları aşabilecek miyiz?" dye sorgulaması özellikle günümüzde çok önemli.

Çünkü iç ve dış politikada çok önemli günler yaşıyoruz.

Yani bugün yaşanan yanlışlardan "cumhurbaşkanı" veya "iktidar partisi sorumlu" deyip böyle gündemi kekiğe yayan davranışlarla siyasete devam edersek "herkes emin olsun. Bugün yaşanan yanlışların faturasını yalnız cumhurbaşkanı veya yalnız iktidar partisi değil; topyekün seksen milyona yaklaşan bütün Türkiye Halkı hep birlikte ödeyeceğiz"

Dünkü yazısında Cengiz Çandar "bit yeniği" derken 'sanki' Rusya uçağının düşürülmesinin Türkiye'nin dış politikada manevra olanağını elinden almak için 'daha açık yazarsam' "Birileri Rusya ile aramızı açıp bizi AB ye ve ABD ye müdana etmek için" olduğu anlamında yazmıştı.

Yazısında yaşadığımız dünyada hemen bütün önemli ülkeler dış politikada çok seçenekli bir yol izlerken bizim tek seçeneğe mecbur tutulmamız için sanki 'iyi saatte olsunlar' birilerinin bir tezgahıydı bu uçak düşürme ve on yedi saniyelik hava ihlalini gerekçe yapıp son yılda önemli stratejik ortağımız haline gelen Rusy'anın uçağını sorup soruşturmadan düşürmekle o tezgaha geldik demek istiyor gibiydi.

Buradan bakınca yukarıda yazdığım konuların hemen hepsi Bahçeli'yi çok alındıran ve çok üzen cumhurbaşkanının "bizim millet çileye alışkındır. Gerekirse tezek yakar" sözüyle Rusya ile ilgili krizi tırmandıran sözlerinden kat be kat önemlidir.

Yani sanırım Bahçeli artık bir partinin muhalefet lideri olarak miadını doldurmuş; uzatmaları oynuyor gibi.

Ben yurttaş olarak bütün muhalefet partilerinin ve iktidar partisinin yönetimlerini ülkenin demokratik geleceği açısından çok önemsediğim için ve yöneticilerin tamamının demokrasi açısından nitelikli olmalarını istediğim için 1 Kasım seçimlerinde üçüncü muhalefet partisi konumuna düşen Bahçeli'nin cumhurbaşkanını eleştirisini çok ciddiye almadım.

Sadece onun bu eleştirel sözlerini fırsat bilip içinde yaşadığımız gündeme bir bakış attım.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder