6 Şubat 2017 Pazartesi

BENCE DIŞ POLİTİKADAKİ GELİŞMELER REFERANDUMDAN DAHA ÖNEMLİ HALE GELDİ



Yazının başlığına bakıp anayasa değişikliği için “bu beni hiç ilgilendirmiyor” dediğim gibi bir anlam çıkarılmasın.

Her duyarlı yurttaş gibi toplumun demokratik geleceği bakımından kaygı uyandıracak sonuçlar içeren anayasa değişikliğiyle ilgili referandumun sonucu beni de çok ilgilendiriyor ve yapılacak bu referandumdan “Hayır” diyenlerin çoğunlukta olmasını çok istiyorum.

Ancak bu anayasa değişikliğiyle ilgili mecliste oluşan komisyon çalışmalarından ve yine mecliste madde madde değişikliğinin görüşülüp oylanması sırasında meclis görüşmelerinden ekranlara yansıyan görüntülere bakınca aklıma Kenan Evren’in “biz bu darbeyi yapmak için öncelikle  yaşanan anarşi ve terörün ve mecliste meclis başkanı seçimindeki kilitlenmenin toplumda ‘biri gelsin düzeltsin bu işleri’ beklentisinin oluşmasını bekledik” anlamında açıklamaları geldi.

Tabi aynı şey değil; ama komisyon ve meclisten ekrana yansıyan görüntülerin “böyle her kafadan bir ses çıkınca olmuyor. Seçelim bir kişi. O tek ağızdan bizi fazla iyi yönetir” anlamında anayasa değişikliği için olumlu bir hava yarattığını da kimse inkar edemez.

Mecliste iktidarın tutumu anlaşılabilir bir şey. Bir teklif sunmuş. Bu teklifin kabulü için her şeyi yapacak da muhalefetin tutumunu anlamak çok zor. Yani nasıl olursa olsun iktidarın MHP ile oluşturduğu ittifak sonucu gerekli olan 330 oyu bulacağı kesinken; muhalefetin burada karşı çıktıkları şeyin ne olduğunu olabildiğince halka yansıtmak varken mecliste yaratılan itiş kakışla neyi amaçladıklarını anlamak gerçekten çok zor.

Kimi muhalefet milletvekilinin seçmenine selam babında çıkışları, partisinden ihraç edilen kadının milletvekilinin sadece kendisini göstermek amacıyla yaptığı şov ve bunun sonucunda kadınlar hamamında kadın kavgalarını aratmayan görüntülere bakan sıradan kitlelerde anayasa değişikliği hayrına bir şey düşünce uyandırması da olası değildi.

Buradan bakınca 79 milyon yüz küsur bine ulaşan nüfusumuzda almış milyonu aştığını tahmin ettiğim ve bunu iki milyondan fazlasının yurt dışında oy kullanacak olan seçmenin çoğunluğunun anayasa değişikliğinin referandumda “Hayır” oyu vermesinin sağlanması artık referanduma kadar geçecek olan iki ayı aşkın sürenin doğru kullanılmasına bağlı olduğu ortaya çıkıyor.

Ama bu sırada özellikle dış politikada çoğu kişinin pek umursamadığı ve bugün bizi yöneten AKP iktidarının ve iktidarın tek politika belirleyicisi olarak görünen cumhurbaşkanın göstereceği irade çok önem kazanır hale geldi.

Özellikle ABD seçimleri sonrası kimsenin kazanacağını tahmin etmediği Trump iş başına geleli beri onun ağzından açıklanan ABD dış politikasıyla ilgili gelişmeler bu önemi kazanıyor.

Trump ilk olarak İslam Konferansı Örgütü üyeleri karşısına alma pahasına terör gerekçesiyle yedi İslam ülkesi vatandaşlarının ABD’ye girişini yasakladı. Kendi ülkesindeki mahkemenin bu kararını hukuksuz bulmasına rağmen aldığı kararda kararlı gözüküyor.

Bunu yaparken İslam ülkeleri arasında petrol rezervi nedeniyle en zenginlerinden sayılan Suudi Arabistanla Türkiyeyi ve Rusyayı yakından ilgilendiren Suriye'nin kuzeyinde silahtan arındırılmış bir bölge oluşturma kararı aldığını söyledi. Bu kararları birinci tekil şahıs olarak “aldım” diye ifade ederken belki Türkiye'nin öteden beri istediği şeye yeşil ışık yaktı; ama öte yandan Rusya’ya “ne oluyoruz?” der gibi tingildetti.

Rusya'nın başını çektiği Türkiye ve İran’la birlikte Suriye yönetimi ve muhalefetin katıldığı ABD nin de davet edildiği Astana zirvesine ‘dudak büker gibi’ Kazakistan’daki temsilciği kanalıyla katılma kararı alırken dün yaptığı bu bölge ilgili açıklamalarında “İran ilişkilerde askeri çözüm dahil her ihtimalin masada olduğunu” açıkladı.

Diplomasiden anlayanlar bilir bu “eğer İran’la anlaşamazsak onu yola getirmek için savaşı da göze alırız” anlamı taşıyan bir açıklamaydı ve İran gibi çok kalabalık nüfusu olan ve askeri alanda önemli gelişmeler sağlayan ve bölgede Suriye Irak ve Lübnan başta olmak üzere Şii kitleler üzerinde önemli ağırlığı olan ve Pers geleneğine sahip olduğunu iddia eden bir ülkeye karşı yapılan bir tehdit açıklamasıydı bu.

İran İslam devriminden bu yana ABD aleyhtarı politika izlerken bölgede Rusya'nın en yakın müttefiki konumunda. Buradan bakınca İran’a yönelik bu tehdit açıklamasının Rusyayı da tehdit olduğunu anlamak için arif olmaya gerek yok.

Seçilir seçilmez İsrail'e dönük sempati ve destek açıklamalarıyla bu son Suriye'nin kuzeyinde silahtan arındırılmış bölge ve İran'a yönelik “silah dahil her ihtimalin masada olduğu” açıklaması eğer Trumpun fevri çıkışı değil de ABD derin devletinin bu bölgeyle ilgili politika değişikliği anlamına geliyorsa ‘öteden beri Ortadoğu’da kontrollü bir üçüncü dünya savaşı’ söylentileriyle bu açıklamalar birleşince bunların bu bölgede yaşayan bütün ülke yurttaşlarının endişe edeceği gelişmeler olduğu gerçeği önümüzde duruyor.

Buradan bakınca bizi 2019 a kadar yönetecek olan AKP iktidarının ve cumhurbaşkanının dış politikada ‘kendilerinin kabul ettiği ve Feto terör örgütüyle ilişkilendirdiği’ daha önceki hatalara düşmeden olabildiğince doğru dış politika izlemesi çok önemli hale geldi.

Referandum sonucunda yüzde elliyi değil yüzde atmışı çok aşan güçlü bir hayır çıkmasının iktidarın kendi içinden veya kendine yakın çevrelerden de dillendirilen ‘2002 fabrika ayarlarına dönmesi olmadı’ 2011 balkon konuşmalarında vaat ettiği politikaya dönmesi sonucunu doğurma olasılığı önümüzdeki anayasa değişikliği referandumunu daha önemli hale getiriyor.

Yani özellikle günümüzde kör siyasi kavganın yerini dış politikada “bölgeyi tehdit eden yukarıda işaret ettiğim” gelişmeleri göz önünde bulunduran siyasette buluşmak toplumsal geleceğimiz için çok daha önemli hale geldi.

Burada bakınca; “dileğim anayasa değişikliğine karşı olanların bunu siyasi bir hesaplaşmanın ötesinde Türkiye'nin; daha doğrusu iktidarın sağduyulu bir yönetim anlayışına dönmesinin önemini bilerek hangi siyasi görüşte olursun herkesin; bütün yurttaşların anayasa değişikliğine ‘değişikliğin içeriğini bilerek’ HAYIR noktasında buluşmasını önemsemesidir.”


Böyle bir sonuç eminim hem iktidarın hem de Türkiye'nin hayrına çok olumlu bir sonuç verecektir. Benim anayasa değişikliğiyle ilgili referandumu ve referandumda güçlü bir HAYIR çıkmasını önemsemem yukarıda ifade ettiğim tespitlerim sonucunda oluşan düşüncemi ifade ediyor. Blogumda bunu yazıp oradan paylaşmak istedim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder