27 Ekim 2017 Cuma

27 Ekim 2014 yılında Cumhuriyet'in kuruluş günü arifesinden bir bakış


Cumhuriyet'in doksan birinci kuruluş günü arifesinden birbakış
 TÜRKİYE GÜNDEMİ
27.10.2014 15:21:21
Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana doksan bir yıl geçti.

İki gün sonra Cumhuriyet'in kuruluşunun doksan birinci yılı kutlanacak.

Dileğim bu doksan birinci yıl kutlamalarının toplumdaki savrulmaları körüklememesi.

Çünkü özellikle Güneydoğu'da tırmandırılan şiddet bunun sonucu meydana gelen ölümler, buralarda şehit olan askerlerin cenazelerinin medyaya yansıyan 'veriliş biçimi' etnik kimlik kışkırtıcılığından beslenen politikaların ve bu politikalardan beslenenlerin ekmeğine yağ sürecek nitelikte.

Buna bir de iktidarın Cumhuriyet kutlamalarına bakışı, Cumhurbaşkanı'nın Cumhuriyet kutlamalarını alışılmışın dışında mekanlara taşıma gayreti ve Cumhuriyet üzerinden 'kimi çıkıntı' tartışmalar da bunlara eklenirse hep özlemini duyduğumuz farklı etnik kimliklerin ve inançların barış ve dirlik içinde yaşama arzumuzun büyük darbe alma olasılığı artıyor.

Böyle kritik bir süreçte özellikle Cumhuriyet üzerinde yoğunlaşacak tartışmaları 'iyi niyetli' veya 'gerçeklerin ortaya çıkmasını amaçlayan duruş' gibi gerekçelerle savunmak çok zordur.

Çünkü her toplum gibi Türkiye Halkının da geçmişiyle ilgili resmi tarihin yalanlarından arınıp gerçekleri 'gerçekten doğru bilgilerle' öğrenmeden onlara 'tarihi gerçekler' diye sunulan kimi dayatmalar ancak geniş halk yığınlarının resmi tarihin yalanlarına daha sıkı sarılmasına ve 'sapla samanın' birbirine karışmasına neden olur.

Bu nedenle bana göre Türkiye Halkının belleğini dumura uğratma amacı taşıyan 'İkinci Cumhuriyet' diye ortaya çıkan anlayış ve bu anlayışın temsilcilerinin bugün geldikleri noktayı doğru görüp; kimsenin oyuncağı olmadan milyonların yaşamın gerçeklerinin farkına varması çalışmalarını; yani toplumsal aydınlanma çalışmalarını hiç ihmal etmeden içinde yaşanan süreçte milyonların kabul ettiği değerlere saygısızlık ifade eden söylem ve yazılardan kaçınmak özellikle yaşadığımız günler için çok önemlidir.

Özellikle bu konuda kendilerini topluma karşı sorumlu gören demokrasiden, demokratik değerlerden yana olduğu iddiasında olan bütün aydın, ilerici, sosyal demokratların, kendini solun farklı yönlerinde ifade edenlerin yazı ve söylemlerinde kullanacakları dile çok önem vererek kimseyi ötekileştirmeyen ifadeleri öne çıkarmaları çok önem kazanıyor.

Çünkü bugün yaşadığımız sürecin en önemli yanı etnik kimlik ve inanç çatışmacılarına pirim vermeden demokrasi ve demokratik hedeflere yönelik milyonların çoğunluğunun buluşmasının sağlanmasıdır.

Bu konuda 'aymazca her davranış ve açıklama' ancak etnik kimlik çatışmacılığından beslenenlerin değirmenine su taşırken; milyonların büyük özlem duyarak arzuladığı ‘yeniden ölümlerin, ölüm acılarının yaşanmadığı; herkesin dirlik içinde olmayı umduğu’ barış sürecine çok büyük zarar verir.

Çünkü duygusallığın yoğunlaştığı anlar kitle duyarlılıklarının akıldan yoksun olduğu anlardır.

Bu kitle psikolojisini doğru anlayarak davranmayı seçmek; sonraki süreçte akılın öne çıkarıldığı anlarda kitlelerin çoğunluğuna yaklaşımda kolaylıklar sağlar.

Çünkü bilmeliyiz ki; o kitleler ülkedeki siyasal yelpazede ne kadar savrulursa savrulsun, ne kadar karşı karşıyaymış gibi görüntü verirlerse versinler, hangi siyasiler o kitleleri kendi malıymış gibi görmeye ve göstermeye çalışırsa çalışsın, o milyonlar etnik kimlik ve inanç farklılıkları kullanılarak ne kadar birbirine düşman olmaya zorlanırsa zorlansın; Kürt Türk Alevi Sünni seksen milyona yaklaşan Türkiye Halkının ezici çoğunluğunun sendika seçme özgürlüğünden, inanç özgürlüğüne, yargının evrensel hukuka göre yapılandırılıp herkese adalet önünde eşitliğe, gelir dağılımındaki eşitlsizliklerin giderilmesinden, etnik kimliklerin yurttaş temelinde eşitliğine, kadın ve erkeklerin eşit yurttaşlar olarak yaşamın her alnında katılımına, eğitim sistemindeki çaprpıklıkların giderilerek eğitim gören gençlerin iş için oradan oraya savrulmasının öne geçilmesinden eğitimde fırsat eşitliğine kadar bütün toplumsal sorunları birlikte çözüme kavuşturmak zorundadır.

Onların birliğine, dirliğine zarar vermeden kitlelerle bağ kurmaya önem vermek yurttaş sorumluluğu taşıyan her aydın, ilerici yurttaşın en öncelikli görevidir.

Bu görevini yapmak için de öncelikle kitleleri doğru anlayıp onlarla doğru bağ kurmak çok önemlidir.

Buradan bakarsak; Cumhuriyet'in doksan birinci yıldönümü kutlamalarında kimi ırkçı çağrışımlardan veya etnik kimlik düşmanlığını körükleyen ifadelerden kaçınmak doğru olan davranıştır.

Yani Cumhuriyet düşmanlığına pirim vermeden Kürt Türk Alevi Sünni Türkiye Halkının birlikte savaştığı Kurtuluş Savaşı sonrasında ‘bu süreçte başından beri etkin olan’ Mustafa Kemal Atatürk’ün ve arkadaşlarının kurduğu bir Cumhuriyet olarak Cumhuriyet'i selamlamak ve bu sonucu önemseyenlerin coşkusunu provoke edici söylem davranışlardan kaçınmak önem kazanıyor.

Cumhuriyet'in doksan birinci yılının arifesinde bunlara dikkat çekmeye çalıştım.





                        

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder