Cumhuriyet'in doksan
birinci kuruluş günü arifesinden birbakış
TÜRKİYE GÜNDEMİ
27.10.2014 15:21:21
Cumhuriyet'in kuruluşundan
bu yana doksan bir yıl geçti.
İki gün sonra
Cumhuriyet'in kuruluşunun doksan birinci yılı kutlanacak.
Dileğim bu doksan
birinci yıl kutlamalarının toplumdaki savrulmaları körüklememesi.
Çünkü özellikle
Güneydoğu'da tırmandırılan şiddet bunun sonucu meydana gelen ölümler, buralarda
şehit olan askerlerin cenazelerinin medyaya yansıyan 'veriliş biçimi' etnik
kimlik kışkırtıcılığından beslenen politikaların ve bu politikalardan
beslenenlerin ekmeğine yağ sürecek nitelikte.
Buna bir de iktidarın
Cumhuriyet kutlamalarına bakışı, Cumhurbaşkanı'nın Cumhuriyet kutlamalarını
alışılmışın dışında mekanlara taşıma gayreti ve Cumhuriyet üzerinden 'kimi
çıkıntı' tartışmalar da bunlara eklenirse hep özlemini duyduğumuz farklı etnik
kimliklerin ve inançların barış ve dirlik içinde yaşama arzumuzun büyük darbe
alma olasılığı artıyor.
Böyle kritik bir
süreçte özellikle Cumhuriyet üzerinde yoğunlaşacak tartışmaları 'iyi niyetli'
veya 'gerçeklerin ortaya çıkmasını amaçlayan duruş' gibi gerekçelerle savunmak
çok zordur.
Çünkü her toplum
gibi Türkiye Halkının da geçmişiyle ilgili resmi tarihin yalanlarından arınıp
gerçekleri 'gerçekten doğru bilgilerle' öğrenmeden onlara 'tarihi gerçekler'
diye sunulan kimi dayatmalar ancak geniş halk yığınlarının resmi tarihin
yalanlarına daha sıkı sarılmasına ve 'sapla samanın' birbirine karışmasına
neden olur.
Bu nedenle bana göre
Türkiye Halkının belleğini dumura uğratma amacı taşıyan 'İkinci Cumhuriyet'
diye ortaya çıkan anlayış ve bu anlayışın temsilcilerinin bugün geldikleri
noktayı doğru görüp; kimsenin oyuncağı olmadan milyonların yaşamın
gerçeklerinin farkına varması çalışmalarını; yani toplumsal aydınlanma
çalışmalarını hiç ihmal etmeden içinde yaşanan süreçte milyonların kabul ettiği
değerlere saygısızlık ifade eden söylem ve yazılardan kaçınmak özellikle
yaşadığımız günler için çok önemlidir.
Özellikle bu konuda
kendilerini topluma karşı sorumlu gören demokrasiden, demokratik değerlerden
yana olduğu iddiasında olan bütün aydın, ilerici, sosyal demokratların, kendini
solun farklı yönlerinde ifade edenlerin yazı ve söylemlerinde kullanacakları
dile çok önem vererek kimseyi ötekileştirmeyen ifadeleri öne çıkarmaları çok
önem kazanıyor.
Çünkü bugün
yaşadığımız sürecin en önemli yanı etnik kimlik ve inanç çatışmacılarına pirim
vermeden demokrasi ve demokratik hedeflere yönelik milyonların çoğunluğunun
buluşmasının sağlanmasıdır.
Bu konuda 'aymazca
her davranış ve açıklama' ancak etnik kimlik çatışmacılığından beslenenlerin
değirmenine su taşırken; milyonların büyük özlem duyarak arzuladığı ‘yeniden
ölümlerin, ölüm acılarının yaşanmadığı; herkesin dirlik içinde olmayı umduğu’
barış sürecine çok büyük zarar verir.
Çünkü duygusallığın
yoğunlaştığı anlar kitle duyarlılıklarının akıldan yoksun olduğu anlardır.
Bu kitle
psikolojisini doğru anlayarak davranmayı seçmek; sonraki süreçte akılın öne
çıkarıldığı anlarda kitlelerin çoğunluğuna yaklaşımda kolaylıklar sağlar.
Çünkü bilmeliyiz ki;
o kitleler ülkedeki siyasal yelpazede ne kadar savrulursa savrulsun, ne kadar
karşı karşıyaymış gibi görüntü verirlerse versinler, hangi siyasiler o
kitleleri kendi malıymış gibi görmeye ve göstermeye çalışırsa çalışsın, o
milyonlar etnik kimlik ve inanç farklılıkları kullanılarak ne kadar birbirine
düşman olmaya zorlanırsa zorlansın; Kürt Türk Alevi Sünni seksen milyona
yaklaşan Türkiye Halkının ezici çoğunluğunun sendika seçme özgürlüğünden, inanç
özgürlüğüne, yargının evrensel hukuka göre yapılandırılıp herkese adalet önünde
eşitliğe, gelir dağılımındaki eşitlsizliklerin giderilmesinden, etnik
kimliklerin yurttaş temelinde eşitliğine, kadın ve erkeklerin eşit yurttaşlar
olarak yaşamın her alnında katılımına, eğitim sistemindeki çaprpıklıkların
giderilerek eğitim gören gençlerin iş için oradan oraya savrulmasının öne
geçilmesinden eğitimde fırsat eşitliğine kadar bütün toplumsal sorunları
birlikte çözüme kavuşturmak zorundadır.
Onların birliğine,
dirliğine zarar vermeden kitlelerle bağ kurmaya önem vermek yurttaş sorumluluğu
taşıyan her aydın, ilerici yurttaşın en öncelikli görevidir.
Bu görevini yapmak
için de öncelikle kitleleri doğru anlayıp onlarla doğru bağ kurmak çok
önemlidir.
Buradan bakarsak;
Cumhuriyet'in doksan birinci yıldönümü kutlamalarında kimi ırkçı çağrışımlardan
veya etnik kimlik düşmanlığını körükleyen ifadelerden kaçınmak doğru olan
davranıştır.
Yani Cumhuriyet
düşmanlığına pirim vermeden Kürt Türk Alevi Sünni Türkiye Halkının birlikte
savaştığı Kurtuluş Savaşı sonrasında ‘bu süreçte başından beri etkin olan’
Mustafa Kemal Atatürk’ün ve arkadaşlarının kurduğu bir Cumhuriyet olarak
Cumhuriyet'i selamlamak ve bu sonucu önemseyenlerin coşkusunu provoke edici
söylem davranışlardan kaçınmak önem kazanıyor.
Cumhuriyet'in doksan
birinci yılının arifesinde bunlara dikkat çekmeye çalıştım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder