Merhaba; Türkiye
Cumhuriyetin 94. kuruluş yıl dönümünü kutlamaya hazırlanırken Meclis Başkanı
İsmail Kahraman "Sultan Reşad'ı ve dönemini anmak için Uluslararası
sempozyum düzenliyor ve Cumhuriyeti kutlama davetiyeleri yerine bu sempozyumun
davetiyelerini parlamento üyelerine kendi uygun gördüğü yerlere gönderiyor.
Tarihte yer alan
padişahları 'eğer değiyorsa' anmak ve tarihi geçmişimizi bir şekilde hatırlamak
gerekli olabilir; hatta gereklidir de; ama Sultan Reşad'ı anma toplantısını
Cumhuriyetin kuruluş yıl dönümü anmalarına denk getirmek belli bir anlayışın
ürünüdür.
Bu anlayış
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana 'yönetimde dinin mi?' yoksa 'Çağdaş
değerlerin ve aklın mı?' egemen olması gerekir mücadelesinin günümüzde devamını
temsil ediyor.
Cumhuriyetin
kuruluş yıllarında Mustafa Kemal ve ekibine iktidarı kaybedenlerin mücadelesi o
yıllardan bu günlere hiç durmadan devam edip geldi ve bugün dinin devlet
yönetimine referans olmasını isteyenler 'kendilerince' amaçlarına ulaştıklarını
düşünerek böyle davranıyor.
Yarın Cumhuriyeti
kutlamaya hazırlananlar 29 Ekim 1923 den bu yana süren bu iktidar mücadelesini
doğru anlayamazsa bugün iktidar olanların ve onların eteğine tutunmuş olanların
esas amaçlarının ne olduğunu da anlayamazlar.
Siyaset ancak
kendi gerçeğinde doğru değerlendirilerek yapılırsa o ülkenin aydınlık
geleceğine uygun sonuç alınabilir.
Yok 'kayıkçı
kavgalarına kapılıp' gündemi kişisel hırs veya özlemlere göre değerlendirmeler
öne çıkarsa içinde yaşadığımız ülkenin ve Türkiye Halkının başına çorap örmek
isteyen emperyalist çevrelere işçilik yapmış olunur.
Çünkü Ortadoğu çok
netameli bir bölge. Bu bölgedeki enerji kaynaklarını ve bunların dağıtım
yollarını kontrol altına alıp dünya ekonomisi üzerinde etkin olmak isteyen
başta ABD olmak üzere Rusya ve ABD nin ortağı AB ülkeleri bu bölgede iktidar
oyunu kurarken mutlaka bu oyunda Türkiye'ye de rol vermeyi düşünür ve ister.
Onların bu konuda
en büyük handikabı Türkiye'de demokrasinin ve hukukun egemen olduğu parlamenter
demokrasinin güçlü bir şekilde varlığıdır.
1960 yılındaki
askeri darbenin ardında yatan gerçek 1950 yılında çok partili demokrasi
deneyimi yaşayan Türkiye'nin bu başarıyı devam ettirip Ortadoğu ülkelerine
'kötü' örnek olmasıydı. Bunun önüne geçmek için 1960 yılında genç demokrasimizi
boğsalayıp askeri darbelerin adeta alışkanlık haline gelmesini sağladılar.
Siz bakmayın AB
nin Türkiye'ye demokrasi adına dayatmalarına. Onlar kendi kamu oylarına karşı
zevahiri kurtarmak için öyle davranıyorlar.
Yoksa bilindiği
gibi adım adım mevcut demokrasiyi rafa kaldırdığı cümlenin malumu ‘iktidar
çevrelerinin de zaman zaman itiraf ettiği gibi’ AKP iktidarı sıkıştığında ona
kol kanat germekten hiç geri kalmıyorlar.
Sonuç olarak
diyeceğim; kutlamaya hazırlandığımız Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana süreci
ve toplumsal gerçeğimizi doğru kaynaklardan öğrenip bilgilenmek bir yurttaşlık
görevidir.
Öteki gibi
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana süreç ve toplumsal gerçekler hakkında doğru
bilgi sahibi olmadan 94. kuruluş yıl dönümünü kutlamaya hazırlandığımız
Cumhuriyeti eleştirmek de savunmak da bana göre sadece yobazlıktır.
Meclis Başkanının
Cumhuriyetin kuruluş yıl dönümünü boş verip Sultan Reşat'ı anma toplantısına
ağırlık vermesi bana bunları düşündürdü. Buradan ifade etmek istedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder