DÜNYA
16.10.2015 11:17:24
Merhaba; Merkel'in
Türkiye'ye gelmesi CNNTÜRK'de Tavak vakfı genel başkanı Faruk Şen'in ağzını
kulaklarına getirmiş.
Siz istediğiniz
kadar İktidarın Türkiye'nin Suriye politikasının hatalı olduğunu söyleyin.
Mülteci akınından korkan Avrupa sanki Türkiye'nin istediğini yapacak gibi.
Faruk Şen'in Merkel değerlendirmesi böyle.
Tavak Türkiye-
Avrupa Bilimsel Araştırma Vakfının kısalması.
Faruk Şen
değerlendirmesine göre Türkiye'nin istediği Suriye'deki tampon bölge Türkiye
olacak. Yani Bütün Türkiye Suriye mültecisiyle bir yerde Suriyelileşip Türkiye
vasıtasıyla Suriye'nin Avrupa sınırına gelmesi sağlanacakmış.
Faruk Şen Alman
Lisesinde okumuş 1981 yılında yabancılardan sorumlu sosyal danışman olarak çalışmış.
1985 yılında Alman hükümetinin finansal desteğiyle Türkieye araştırma merkez
kurmuş. 1990 yılında Essen üniversitesinden profosörlük ünvanı almış.
Yani Almanya'da
yetişmiş bir Türk. Almanya ve Türkiye ilişkilerinde sosyal konularda görev
almış; 'neyin ne olacağını bilen' yani 'işini bilen biri'
Ben bunu yazarken
cumhurbaşkanı şu sıra aynı W20 zivesi kapsamında düzenlenen toplantıda
konuşuyor. O da Alman'yanın yardımıyla gelecek 20 milyar Euro'dan bahsediyor.
Kadın ve erkeğin
ekonomiye katkılarından bahsediyor. En az üç çocuk istediği kadının ekonomiye
nasıl katkı sağlayacağı sorusuna gelince; "şimdi karıştırmayın onu; o o
zamandı"
Şimdi iş AB ve
gelecek Eurolar olunca "iki sarhoşun kurdu" dediği cumhuriyete
övgüler yağdırıp 1934 yılında Avrupa'da kadına ilk seçme ve seçilme hakkını
bizim tanıdığımızdan dem vuruyor.
Kadınlara verilen
önem ve kadının ekonomik hayata katılmasına katkılarını anlatırken ücret
konusunda cinsiyet ayrımcılığını eleştiriyor.
Yani
cumhurbaşkanımız "Millet Mekteplerinden Köy Enstitülerine Ötekilerin
Hikayesindeki" Tahsin efendi gibi "helva" demesini de biliyor
"halva" demesini de.
Mülteciler sayesinde
Avrupa'dan gelecek Eurolar için yaptığı emme basma tulumba da çok ilginçti.
Hani emme basma tulumbalardan su çekmek için hazneye biraz su dökersin ya.
Cumhurbaşkanımız da sanki Avrupa'nın Suriye konusunda dize geleceğini tahmin
ettiği için "Suriye krizini bilerek çıkardık" der gibi.
Öyle ki; tıpkı emme
basma tulumbanın haznesine dökülen su gibi mültecilerin istilaya yönelmesinden
Avrupa'da başlayan korku sonucu Eurolar tıkır tıkır gelecek demeye getiriyor.
Avrupa'daki sosyal
demokrat muhalefete rağmen Merkel Avrupa adına Euro sözünü verecek gibi.
Cumhurbaşkanı yine
ekranlarda kendi dünya görüşünü savunuyor.
"Peki bunlar
doğru görüş mü?" bu görüşlerin doğru olup olmaması değil geçerli olup
olmaması önemli.
Dün sayfamda iki
yazı paylaştım. Biri cumhurbaşkanının dikta anlayışından şikayetine cevap,
ötekisi "genç genç eğitimli insanların niçin AKP dediğine?" cevaptı.
Kim okudu
bilmiyorum. Birine iki, ötekine üç beğeni var. Birine de iki paylaşım var.
Ben çok umutlu
değilim. Ancak CNNTÜRK'ün güler yüzlü ekonomisti Cem Seymen konuşuyor.
Merkel'in gelmeden estirdiği rüzgar çok hoşuna gitmiş gibi.
Cumhurbaşkanı sanırım
Suriyeli mülteciler sayesinde içine düştüğü söylenen "dayanılmaz
yalnızlıktan" hızla kurtuluyor gibi.
Buradan bakınca
sanki Kadir gecesi doğmuş gibi. Ekonomik yönden düşülen sıkıntı işverenleri CHP
ye yöneltiyor gibiyken bu gelişmelerle işverenler sanki uygun adım geriye AKP
ye dönecek gibi.
"Hana
demem" CHP'nin Çiller gibi dalgalı saçlı ekonomist adayının 'CHP kazanırsa
ekonomi ona teslim edilecekmiş' önerisiyle seçim propogandasında AKP
iktidarının ekonomik açmaza düşeceği yolunda tahmini emme basma mülteci
tulumbası sayesinde pek tutmayacak gibi.
Haddime değil; ama
ben olsam Kılıçdaroğlu'nun veya danışmanlarının yerine böyle ekonomik mavallara
boş verip Ecevit'in yaptığı "Ak günler" ve Toprak işleyenin su
kullananın" benzeri bir sloganla ortaya çıkarım.
Mesela Türkiye'deki
işçilerin ve işsizlerin korkulu rüyası olan mültecilere işaret edip "biz
iktidara gelirsek. Suriye işini halledeceğiz. Türkiye'de tek mülteci
kamlayacak" derim.
"İnanan olur mu
demeyin?" Bir kere işçiler ve işsizler kesin inanır.
Kadından en az üç çocuk isteyip, bu sırada
"cumhuriyeti iki sarhoş kurdu" derken şimdi kadını ekonominin
direksiyonuna oturtmasına veya kadına Avrupa'dan önce 1934 de seçme ve seçilme
hakkını verdiğini söyleyerek cumhuriyeti övmesine kimse hayret etmeyip destek veriyor ve bu
söylemleriyle "ben çok çağdaş bir liderim. Kadınlarımıza sizden fazla
değer veriyorum" demesine Avrupa bile inanıp veya işine öyle geldiği için
inanıyor görünmesine bakınca "niye olmasın ki?"
Hem belki Suriye
meselesini halledeceğine inanıp; emme basma tulumba gibi her an kesilme
olasılığı olan Euro akışının yerine petrol boru hattından petrol aktığı gibi
sürekli Euro akması da sağlanabilir. "Hana demem" Aydınlı dayının
dediği gibi Kılıçdaroğlu uzun sözünün kısasını söylerse belki AKP iktidarını
olmasa da cumhurbaşkanını geriletebilir.
Yok bugün peşine
düştüğü ekonomist sarışın bayana uyup ekonomik vaatlerle işverenleri ikna edip
iktidara geleceğini veya AKP'yi veya Cumhurbaşkanını siyaseten gerileteceğini
umuyor "Allah etmesin" umacı hastalığına yakanlanıverir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder