28 Ekim 2017 Cumartesi

GÜDÜK DEMOKRASİ ANLAYIŞIYLA KUTLANAN CUMHURİYET


Merhaba; Özellikle Melih Gökçek istifa ettirildiğinden beri sayfama düşen paylaşımlarda kimse seçimle gelmiş birinin parti genel başkanı emriyle görevden alınması veya görevi bırakmak zorunda kalmasıyla ilgili değil. Hemen herkes Melih Gökçek'e yüklenip ondan hesap sorulmasını istiyor veya ona öfke kusuyor.
Bilmiyorum demokrasiyi içselleştirmiş bir ‘örneğin' Avrupa ülkesinde bir belediye başkanı parti genel başkanının emriyle görevi bırakmak zorunda bıraktırılsaydı ona muhalefeten tepkili olanların tavrı ne olurdu?
Bunu yazdığım için "ne yani? Adam Ankarayı satıp savdı. Talan ettirdi. Biz ondan hesap sormayacakmıyız?" diye tepki gösteren olacaktır.
Benim yazdığım "Melih Gökçek'ten veya kentleri, ülkeyi soyup soğana çevirenlerden hesap sorulmasın değil." Burada işaret ettiğim demokrasiyi içselleştirmediğimiz; demokratik değerlere saygısızlığımız. Çünkü biz toplum olarak seçme seçilme hakkı dahil demokrasi gereği bir çok hakkı beleş elde ettik.
Öyle olduğu için geçmişte büyük bedeller ödenerek büyük zorluklarla 'tek kişilik iradenin' Mustafa Kemal'in öncülüğündeki süreçte kazanımlarımızın değerini hiç bilmiyoruz.
Yarın 94. kuruluş yıl dönümü kutlanacak.
“Cumhuriyet nasıl kuruldu? Hangi engelleri aştı. Nasıl aştı? O yıllarda sosyal yapı neydi?” vb o sürecin gerçekleri bilinmeden kutlanacak cumhuriyet körün fili tarif ettiği gibi bir cumhuriyettir.
Öyle olduğu için Cumhuriyetin aydınlanma fenerleri Köy Enstitüleri kapatılırken, diğer kazanımları birer budanırken gereken toplumsal tepki gösterilmedi.
“Yeter söz milletin” sloganıyla “ireyimde hürüm” deyip sandıklara koşuldu. İyi de oldu. Türkiye çok partili hayatla ve demokrasiyle bir şekilde tanışmış oldu.
Ancak alkışlarla iktidara getirdiğimiz partiyi getirdiğimiz gibi demokratik yollarla iktidardan edemedik. O sıra birileri darbeyle o iktidarı devirince ‘balcının arıyı kandırmak için verdiği şekerli su gibi’ kimi demokratik haklara kanıp askeri “devrim yaptı” diye onları alkışladık.
Sonunda askerin bunu alışkanlık yapıp kimi emperyalist yönlendirme ve kışkırtmalarla demokasi taleplerimizde tepemize binmesine razı olduk; adeta bekler olduk.
Yani diyeceğim demokrasi bilinci “az bakirelik” gibi yarım yamalak olmaz.
Ya her yerde her aşamada demokrasiye demokratik değerlere sahip çıkacağız; ya da! Bugün olduğu gibi bize layık görülen yaşam biçimlerinin şaşkılığıyla savrulacağız.
Bir süredir AKP de genel başkanın emirle görevi bırakan veya bıraktırılan belediye başkanlarıyla ilgili medya ve sosyal medyada yoğunlaşan tepkiler bende bu düşünceyi oluşturdu. Buradan paylaştım.
Umarım doğru anlaşılırım.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder