15 Mayıs 2017 Pazartesi

MERKEL'İN ÜRDÜN'ÜN İNCİRLİK'İN YERİNE YENİ ÜS OLABİLECEĞİ AÇIKLAMASI ÜZERİNE



Merhaba; Türkiye'nin İncirlik'i ziyaret etmek isteyen Alman milletvekillerine izin vermediği iddiasının ardından konuşan Almanya Başbakanı Angela Merkel İncirlik'in yerine Ortadoğu'da yeni bir üssün kullanılabileceğini söylemiş ve Ürdün ismini telaffuz etmiş.
İncirlik soğuk savaş döneminde Nato ve özellikle ABD için önemli bir üstü. Yani o sıralar stratejik bir önemi vardı.
Ancak değişen Sovyetlerin yıkılışı sonrası dünya koşullarında İncirlik eski stratejik önemi giderek azaldı gibi.
"Azaldı gibi" demem özellikle Merkel'in Ortadoğu'da yeni bir üsten bahsetmesiyle doğrulanıyor; ancak buradan bakıp İncirlik'in "artık hiç önemi kalmadı" demek de doğru değildir.
Türkiye bölgede stratejik özelliğini koruduğu sürece İncirlik'in bir hava üssü olarak önemi hep olacaktır.
Burada değişen Türkiye'nin izlediği dış politikanın sonuçlarıdır.
Daha önce de yazdım. Dış politika bütün ülkeler için startejik önemi olan bir alandır. Ülkeler dış politikalarını değişen siyasi iktidarların iç politikalarından bağımsız bir devlet politikası olarak uzun vadeli oluştururlar; daha doğrusu öyle oluşturmak; yani izlenen dış politikayı iç politikaya malzeme yapmamak dünyada söz sahibi olmak isteyen ülkelerin genel politikasıdır.
Buradan bakınca Türkiye cumhuriyetin kuruluşunda oluşturduğu “yurtta sulh dünyada sulh” ilkesini temel alan dış politikayı bir devlet politikası olarak sürdürüp geldi.
AKP iktidarıyla değişen her şey gibi dış politikada bu bakış değişikliğe uğradı ve özellikle Davutoğlu’nun dış işleri bakanlığıyla birlikte dış politika iç politikayla içiçe yürüyen politika haline geldi.
O zamandan günümüze dış politikadaki gelişmelerin; daha doğrusu politikanın doğru sonuçlar aldığını söylemek bana göre hiç gerçekçi değildir.
Özellikle Suriye batağına battıktan sonra dış politikadaki savrulmaların olumsuz sonuçları iç politikaya da yansımış ve ülke ekonomisini doğrudan etkileyen sonuçlar üretmiştir.
Bir süredir bu gerçeğin farkında olan cumhurbaşkanı izlenen dış politikanın ükeler arası ilişkilerde olumsuz sonuçlarını gidermeye çaba harcasa da dış politikanın iç politikaya malzeme yapma alışkanlığı devam ettiği için harcanan çabalar bir yerde boşa gidiyor gibi.
Nitekim İncirlik üssü de izlenen bu yanlış politikanın sonucu olarak giderek itibarsızlaşan bir üs duruma geliyor.
Alman milletvekillerinin ‘sanırım referandum süreci ve sonrasında Almanya’nın izlediği politikaya tepki olarak’ İncirlik’e sokulmamaıs üzerine Merkel “İncirlik’in çok önemli olmadığını ima eder gibi” Ortadoğu’da Nato için yeni üs oluşturulabileceğini ifade etmiş ve Ortadoğu’da ABD nin bir başka stratejik ortağı Ürdün’ü işaret ederek “pekala oranın yeni üs olarak değerldendirilebileceğini” söylemesi gibi.
O bu sözlerinde ne kadar ciddi. Nato Ortadoğu’da yeni bir üs kurar mı? bilemem; ama bildiğim İncirlik’in stratejik itibarının sıfırlanıyor duruma gelmesi bana göre izlenen dış politikanın bir sonucudur.
Şu sıralar Cumhurbaşkanı ABD başkanıyla görüşecek. Daha önce Hindistan ve Çin’e ziyaretleri oldu. Bu dolaşmaların hepsinin ardında yatan gerçek Türkiye’nin izlediği dış politikanın olumsuz sonuçlarını olumluya çevirmek; yani “zararın neresinden dönülse kardır” mantığıyla bundan böyle olumlu sonuçlar almaktır.
Ancak “en son Cumhurbaşkanı başdanışmanı İlknur Çevik’in ABD yi tehdit eden açıklamasına” Merkel’in İncirlik üzerine yaptığı açıklamaya ve Putin’in Çin’de PYD yi muhatap almaya devam edecekleri açıklamasına bakınca dış politikada gösterilen çabaların Türkiye’nin hayrına oluğunu söylemek çok zor.
Dış politika iç politikaya malzeme edilmeye devam ettikçe dış politikanın ülke ekonomisi başta olmak üzere sosyal ve hukuksal yapısı üzerine olumsuz sonuçları artarak devam edecek gibi.
Burada yapılacak olan; yani izlenecek doğru politika başta AB olmak üzere dünyadan gelen eleştirleri yok saymadan; o gelen eleştirilerle örtüşen politikalar dönmektir.
Ancak özellikle 16 Nisan sonrası kabul edilen anayasayla Cumhurbaşkanın kendini soktuğu çıkmaz yoldan geri dönülmedikçe Türkiye’nin dış ve iç politikasında Türkiye Halkının hayrına bir gelişme beklemek ham hayalden başka bir şey değildir.
Dilerim Cumhurbaşkanı çevresinin kendini soktuğu çıkmaz yolu bir an önce fark eder ve özellikle çağdaş dünyadan gelen eleştirileri dikkate alan politikaya döner. O zaman bugüne kadar bir hayrını görmediği çabalar hem kendi hem de Türkiye Halkının hayrına sonuçlara dönüşecektir.
Merkel’in Ortadoğu’da Nato için yeni beri üs düşülebileceği açıklaması ve Ürdün ismini telaffuz etmesi üzerine bu değerlendirmeyi yaptım.

Umarım doğru anlaşılırım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder