BABALAR GÜNÜNDE DÜŞÜNDÜKLERİM
Merhaba; Bugün babalar günüymüş.
Günüymüş diyorum, çünkü sayfadaki paylaşımlardan öğrendim. Zaten biraz sonra
kızlarım babalar günümü kutlayınca iyice fark ederim. Ben de rahmetli babamın babalar
gününü hep kutlardım.
Ama böylesi günleri pek önemsemem. Bilirim ki evrimleşen
kapitalizm sevginin sömürünü ticarete dönüştürmek için bazı günleri medya ve
iletişim olanaklarını da kullanarak belirli günleri kutlamayı geniş yığınlarda
alışkanlık haline getirdi.
Yoksa insan sevgilisine, anasına,
babasına sevgisini bir güne sıkıştırıyor, yalnızca o bir gün sevgisini
göstermeye kalkıyorsa o sevgiden de sevginin samimiyetinden de hayır gelmez. Ve
ben sevgimi sevdiğim herkese her gün gösteririm ve bundan çok mutlu olurum.
Rahmetli babam benim bu yazıyı yazdığım yıl doksan iki yaşındaydı. Onun sağlığına
bir şey olacak diye içim titrer, her gün arar hatırını sorar, sevgimi
belirtirdim. Anam için de hakeza öyle. Ona olan sevgimi de her gün arayarak
ifade ederim. Olanağım olsa her gün onlarla olmak isterim.
Eşimi ise zaten yazmama gerek yok,
her gün birlikteyiz, sevgimi her gür ifade etmeye ve onu hiç üzmemeye
çalışırım.
Sevgiliye gelince en büyük aşkım
kızlarım, onları da taciz edercesine her gün en az iki kere arar, sevgimi
söyler hatırlarını sorarım. Ve herkes benim gibi; yine biliyorum ki bu günlerde
sevgisini ifade edenler sevgisiz veya sevgisinde samimi olmayan insanlar değil;
belki her gün sevgilerini gösteriyor veya göstermeye çalışıyordur. Ama öyle bir
alışkanlık oluşuyor ki, seven de sevilen de her gün sevildiğini, sevdiğini
bilse de o gün bir şey almayı, vermeyi bekliyor.
İşte ben işin orasında yani
alışkanlığındayım.
Bu babalar gününde aynı
alışkanlıkla sevgili babamı rahmetle anıp bütün babaların gününü kutlarken, "böylesi günleri acaba yeni bir
alışkanlığın günü haline getirebilirmiyiz?" diye düşünüyorum.
Biliyorsunuz veya farkına
varıyorsunuzdur. Sosyal medyada herkes bir şey paylaşırken, kimse hiç okumayı
düşünmüyor. Paylaşılan mani türü bir iki satırlık bir şeyse belki okuyoruz da; biraz uzun okuma zahmeti katlanılması gereken bir şeyse zinhar okumuyoruz.
Bu yazıyı yazdığımdan bir gün önce Kitap Okuma Seferberliği
sayfasında paylaştığım Orhan Alkan'ın Fransız Komünist Roger Garaudy'nin yaşam
öyküsünü bir kişinin okuduğunu, (hadi bizim paylaşımlarımız ıvır zıvır da onun
için okunmuyor) dünyaca ünlü bu komünist yazar, sanatçının ilginç hayat
öyküsünü hiç kimsenin merak etmediğini, oysa Müslüman komünist olarak ünü
dolayısıyla AKP iktidarının bakanlarının bile sahiplenmeye çalışıp andığını
görünce okumaz yazar toplum oluşumuzun bu açık kanıtı karşısında pes doğrusu
dedim.
Ve acaba sonradan tüketim alışkanlığını teşvik için üretilen bu sevgi
günlerinde sevdiğimiz sevgilimize, eşimize, ana, babamıza bir kitap alma alışkanlığı
kazansak da, bu okumaz yazar toplum özelliğimizi okur yazar topluma dönüştürsek
diye düşündüm.
Çünkü böyle bir alışkanlığı
toplumun cehaletinden faydalanarak sömüren ve onlar adına bizi karanlığa mahkum
ederek yöneten iktidarlardan bekleyemeyiz.
Onun için iş başa düşüyor deyip bu
alışkanlığı, o günlerde hediye olarak kitap alma alışkanlığını başlatıp, belki
kitap okuma alışkanlığını yaygınlaştırıp toplumsal aydınlanmaya bir katkı
sağlamayı düşünemezmiyiz diye içimden geçirip bu yazıyı yazdım.
Benimki de saflık işte. Bunca uzun
yazıyı okuyup da görüş bildirecek varmış gibi yazdım. Ne yapalım bu da benim
safdirik alışkanlığım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder