16 Haziran 2017 Cuma

BABALAR GÜNÜ





BABALAR GÜNÜNDE DÜŞÜNDÜKLERİM
Merhaba; Bugün babalar günüymüş. Günüymüş diyorum, çünkü sayfadaki paylaşımlardan öğrendim. Zaten biraz sonra kızlarım babalar günümü kutlayınca iyice fark ederim. Ben de rahmetli babamın babalar gününü hep kutlardım. 
Ama böylesi günleri pek önemsemem. Bilirim ki evrimleşen kapitalizm sevginin sömürünü ticarete dönüştürmek için bazı günleri medya ve iletişim olanaklarını da kullanarak belirli günleri kutlamayı geniş yığınlarda alışkanlık haline getirdi.
Yoksa insan sevgilisine, anasına, babasına sevgisini bir güne sıkıştırıyor, yalnızca o bir gün sevgisini göstermeye kalkıyorsa o sevgiden de sevginin samimiyetinden de hayır gelmez. Ve ben sevgimi sevdiğim herkese her gün gösteririm ve bundan çok mutlu olurum.
Rahmetli babam benim bu yazıyı yazdığım yıl doksan iki yaşındaydı. Onun sağlığına bir şey olacak diye içim titrer, her gün arar hatırını sorar, sevgimi belirtirdim. Anam için de hakeza öyle. Ona olan sevgimi de her gün arayarak ifade ederim. Olanağım olsa her gün onlarla olmak isterim.
Eşimi ise zaten yazmama gerek yok, her gün birlikteyiz, sevgimi her gür ifade etmeye ve onu hiç üzmemeye çalışırım.
Sevgiliye gelince en büyük aşkım kızlarım, onları da taciz edercesine her gün en az iki kere arar, sevgimi söyler hatırlarını sorarım. Ve herkes benim gibi; yine biliyorum ki bu günlerde sevgisini ifade edenler sevgisiz veya sevgisinde samimi olmayan insanlar değil; belki her gün sevgilerini gösteriyor veya göstermeye çalışıyordur. Ama öyle bir alışkanlık oluşuyor ki, seven de sevilen de her gün sevildiğini, sevdiğini bilse de o gün bir şey almayı, vermeyi bekliyor.
İşte ben işin orasında yani alışkanlığındayım.
Bu babalar gününde aynı alışkanlıkla sevgili babamı rahmetle anıp bütün babaların gününü kutlarken, "böylesi günleri acaba yeni bir alışkanlığın günü haline getirebilirmiyiz?" diye düşünüyorum.
Biliyorsunuz veya farkına varıyorsunuzdur. Sosyal medyada herkes bir şey paylaşırken, kimse hiç okumayı düşünmüyor. Paylaşılan mani türü bir iki satırlık bir şeyse belki okuyoruz da; biraz uzun okuma zahmeti katlanılması gereken bir şeyse zinhar okumuyoruz.
Bu yazıyı yazdığımdan bir gün önce Kitap Okuma Seferberliği sayfasında paylaştığım Orhan Alkan'ın Fransız Komünist Roger Garaudy'nin yaşam öyküsünü bir kişinin okuduğunu, (hadi bizim paylaşımlarımız ıvır zıvır da onun için okunmuyor) dünyaca ünlü bu komünist yazar, sanatçının ilginç hayat öyküsünü hiç kimsenin merak etmediğini, oysa Müslüman komünist olarak ünü dolayısıyla AKP iktidarının bakanlarının bile sahiplenmeye çalışıp andığını görünce okumaz yazar toplum oluşumuzun bu açık kanıtı karşısında pes doğrusu dedim. 
Ve acaba sonradan tüketim alışkanlığını teşvik için üretilen bu sevgi günlerinde sevdiğimiz sevgilimize, eşimize, ana, babamıza bir kitap alma alışkanlığı kazansak da, bu okumaz yazar toplum özelliğimizi okur yazar topluma dönüştürsek diye düşündüm.
Çünkü böyle bir alışkanlığı toplumun cehaletinden faydalanarak sömüren ve onlar adına bizi karanlığa mahkum ederek yöneten iktidarlardan bekleyemeyiz. 
Onun için iş başa düşüyor deyip bu alışkanlığı, o günlerde hediye olarak kitap alma alışkanlığını başlatıp, belki kitap okuma alışkanlığını yaygınlaştırıp toplumsal aydınlanmaya bir katkı sağlamayı düşünemezmiyiz diye içimden geçirip bu yazıyı yazdım.
Benimki de saflık işte. Bunca uzun yazıyı okuyup da görüş bildirecek varmış gibi yazdım. Ne yapalım bu da benim safdirik alışkanlığım.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder