6 Haziran 2017 Salı

ORTADOĞU'DA SON GELİŞMELER ve DIŞ POLİTİKADA STRATEJİİ VE TAKTİKTE ZAMANLAMANIN ÖNEMİ



Ortadoğu’da son gelişmeler Sünni Blog’un başını çeken Suudi Arabistan’ın altı yedi ülkeyle birlikte Katar’ı dışlayan kararı Ortadoğu kazanının bir fazla fokurdaması sonucunu doğuruyor.
Gerek Katar gerekse Suudi Arabistan ve diğer bölge ülkeleri ‘İran hariç’ dış politikada adım atarken ABD yi gözlerler. Atacakları adımın hesabını ABD’yi ‘davranışlarını ABD nin nasıl karşılayacağına?’ gözeterek yaparlar. Yani özellikle dış politikada ABD ye ters gelen adım atmaktan kaçınırlar.
Durum böyle olduğuna göre; ABD nin stratejik ortağı Suudi Arabistan’ın ABD yi hesaba katmadan Katar’a karşı diğer Sünni İslam ülkeleriyle böyle bir tavır geliştirmesi söz konusu olamaz. ABD nin onayını almasa da en azından karşı çıkmayacağı güvencesiyle Katar’ı dışladılar.
Katar’ın da ABD den bağımsız politika izlemesi söz konusu olmadığına göre bu gelişmede gözler önce ABD ye dikildi. Yani Suudi Arabistan’ın Katar’ı dışlayan politikasına “ne diyeceğine?” bakıldı. Görüldü ki ABD Katar’ın dışlanmasına çok tepkili değil; ama onaylar durumda da değil.
Bu durumu Türkiye’de ekranlarda değerlendiren ‘uzmanlar’ yakın zamanda Suudi Arabistan’ın ABD den 110 milyar dolar karşılığı ‘kimine göre dudak uçuklatan kimine göre akıl dışı’ silah almasından güç alarak bu adımı atmış olabileceği şeklinde değerlendirme yaptılar.
Bu arada bizim cumhurbaşkanının telefon diplomasisiyle sorunun çözümünde çaba harcadığı bilgileri ekranlara ve medyaya düştü.
Bugüne kadar değerlendirmelerde ABD nin bu gelişme karşısında neredeyse sessiz kalmasının gerisinde Katar’ın son zamanda Rusya ile yakınlaşmasından hiç söz edilmedi.
Oysa Rusya son zamanlarda Ortadoğu’da ABD ye karşı bir güç olarak yeniden ağırlığını koymaya başlayınca ABD süratle Ortadoğu politikasını revize etti ve Ortadoğu ülkelerine bakışında bu ülkelerin Rusya ile ilişkileri ölçü alınmaya başladı.
Trump’un iktidara geldikten sonra ilk dış gezisini Ortadoğu’da Suudi Arabistan’la başlatmasının ve İran’a karşı Obama’nın zamanında izlenen politikanın aksine sertleşmesinin ardında hep Ortadoğu’da Rusya’nın yeni denge unsuru olarak ortaya çıkması gerçeği yatıyor.
Sanırım bundan sonra ABD bu yönde politikasını daha netleştirecek.
ABD’li üst düzey yetkilinin anlattığına göre; ABD uluslararası ilişkilerde hep uzun vadeli stratejiye dayanan dış politika izlediği halde Ortadoğu’da Suriye ile başlayan karmaşık yapıdaki sorunların çözümünde taktiksel davranıp anın durumuna göre değişken politika izleyerek yanılgılarından kısa sürede dönüp devletin dış ilişkilerdeki stratejisinin fazla zarar görmesinin önüne geçiyormuş.
Aslında doğru olan da bu. Yani devletlerin dış politikada uzun vadeli politikaları olduğu gibi olası kısa vadeli gelişmeler karşı alacağı taktik tedbirler olmalı. Yoksa hiç hesapta olmayan ani gelişmeler karşısında amiyane deyimle “apışıp kalınması” işten bile değil
Ayrıca ciddi devlet politikasında devletler dış politikasını hep iç politikadan bağımsız devlet politikası olarak yürütür. Dış politikadaki gelişmeler zaman zaman iç politikayı etkilese bile dış politikanın bağımsız yapısından taviz vermez. Ancak böyle uzun vadeli ve ani gelişen değişikliklere karşı izlenen dış politikada başarı elde edebilir.
Buradan bakınca özellikle son Katar’ın Suudi Arabistan’la arasındaki sürtüşme öyle kolayına ahbap çavuş ilişkisiyle veya hatır matır gözeterek çözülecek bir sürtüşme değildir.
Suriye’deki gelişmelerle birlikte Ortadoğu’da karmaşıklaşan süreçte ülkeler yeni dünya dengelerine göre gardını almaya; bunun sonucu olarak eski dostluklar giderek ömrünü tüketmeye başladı.
Umarım iktidar; daha doğrusu cumhurbaşkanı Ortadoğu’daki son gelişmelerde etkin olmak için öncelikle etrafındaki yağdanlıklardan veya savaş kışkırtıcılarından bir an önce kurtulup, gerçekleri korkusuzca söyleyebilecek dış politika uzmanlarıyla bugüne kadar izlediği dış politikadaki hataları cesurca gözden geçirip yeni gelişen duruma göre politikasını revize eder. Ancak o zaman Türkiye Ortadoğu’nun karmaşıklaşan ilişkilerinde bölgenin güçlü ülkesi olarak ağırlığını koyabilir.
Yoksa bu karmaşık ortamda karambole gelmek hiç sürpriz değildir.
Benim bu değerlendirmeyi yapma nedenim iktidara akıl vermek değil. Ortadoğu’da son gelişmelerin yine palyatif anlayışla ele alınması sonucu dış politikada yapılacak yeni ciddi yanlışların faturasını bütün Türkiye Halkı olarak birlikte ödemek zorunda kalacağımız kaygısıyla bu yazıyı yazdım.

Umarım yazdıklarım doğru anlaşılır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder