23 Haziran 2017 Cuma

BAYRAM TADINDA BAYRAMLARIMIZ VARDI



İnanç üzerinden siyaseti sevenler; onlarla tartışmayı marifet sayanların henüz ortalığı doldurmadığı zamanlarda bayram tadında mutluluklar içinde kutladığımız bayramlarımız vardı. Hem de şöyle böyle değildi o günler; hatta haftalar öncesinden başlardı heyecanı.

Anne babalar durumları yetmediği için kendilerine bir şey alamasalar da çocukları için ellerinden geldiği kadar bir şeyler yapmaya çalışırdı. Hiçbir şey yapamayanlar kendi giydikleri kimi kıyafetleri çocukları için küçültülmek üzere terziye taşınırdı.

O yıllar henüz konfeksiyon yoktu. Manifatura mağazaları vardı; ama çoğu insan Perşembe günü kurulan pazarda yırtımcılardan alırdı elbiselik kumaşları.

Konfeksiyonla da ilk oralarda tanışıldı. Özellikler erkekler için ucuz elbiselikler olurdu.

Ayakkabılar önceleri cizlavet lastik ayakkabılar; sonraları naylon pabuçlar ve altı araba tekerinden kesilip yapılan takoz gibi gaysar pabuçları çıktı piyasaya.

Yırtımcılardan oğlan çocuklarına elbiselik kestirecek olan babalar tanıdığı terziyi çağırırdı. Terziler de boylarına asılı mezura ile gelir oracıkta çocuğun ölçüsünü alır elbiselik ölçüsünü verirdi. Ayrıca içine konacak olan tela ve pamuk hatta düğmeler oradan alınırdı. Sonraları fermuarlı pantolonlar çıkınca fermuarlar da oradan alınırdı.

Kız çocukları için alınan elbiselikler kadın terzilere götürülürdü. O yıllarda kasabamızın en meşhur kadın terzisi anamdı.

Bayram öncesinde bizim evde telaş farklı olurdu. Anam hem sipariş verilen elbiselikleri hem de bayram hazırlığını yapardı. Gerçi her zaman evde bir yardımcısı olurdu; ama işi yine de kolay değildi.

Erkek terzileri benim bildiğim kel terziden Terzi Halil, Terzi Yaşar, Terzi Nevzat vardı. Yani şu an aklıma gelenler onlardı.

Onların ve diğer terzilerin dükkanlarında ve özellikle arife günü berberlerde  bayram öncesinden günler önce başlardı bayram telaşı. Berberlerden aklıma gelen eskilerden sağır Mustafali, Cici berber, Berber Mehmet, Berber Tevfik ve öykülerime konu ettiğim Berber Baki vardı.

Berber dükkanların daha çok arife günü günü ve gecesi telaş artarken Terzi dükkanları haftalar öncesi dolar taşar; muhabbet gırla giderdi. Bayram yakınlaştıkça terzi dükkanlarında sabahlamalar başlardı. Hele tam arife gününe bayramlığı kalmış olanlar geceyi terzide geçirir bayram namazına oradan giderdi.

Bayram namazları da bir alem olurdu. O gün çoluk çocuk babalarıyla bayram namazına giderdi. Çocuklar ve gençler arkalara doluşur; o sıra orada muhabbet, şakalaşmalar gırla giderdi.

Müftü de bayramda kıstırdığı kalabalığa uzayan vaiz verirdi. Bu sırada çocukların ve gençlerin olduğu yerden oflama puflama sesleri çok artınca vaiz vaizini keser ve bayram namazını tarif ederdi.

Çabucak kılınan bayram namazı sonrası herkes kaçar gibi çıkardı camiden. Pabucunu bulan koşardı evine. Önce ana babanın sağlarsa dede ninenin bayramı kutlanır; sonraları diğer akrabalar dolaşılırdı. Tabi bu sırada çocuklar büyüklerin gözünün içine bakardı ‘bayram harçlığı’ diye. Büyükler durumuna göre verirdi harçlığı.

Biz bu konuda biraz avantajlıydık. ‘Gara onbaşı’ başlığıyla hikayesini yazdığım dedem akrabalarından başlayarak neredeyse bütün ilçeye evinde bayramlaşma geleneği oluşturmuştu.

Bir zamanlar çok zenginken başlattığı bu adeti Züğürt ağanın durumuna düştüğü zamanda ölene kadar devam ettirmişti.

O sıra bayram öncesi lokmalar pişirilir bayram günü gelen konuklara lokma ve yanında toz şeker ikram edilirdi. Biz de o gün gelen misafirlere hizmette görev alırdık.

Bunlar benim aklımda kalan bayramlar.

Kıt mıt hatırladığım bayramlarda yüksek çınar veya ceviz ağacına salıncaklar kurulur; genç kızlar o salıncakta sallanırken o kızların yavukluları az ötede kendi aralarında şakalaşırdı.

Ayrıca gıncırgeç kurulur kız erkek onlar binilirdi.

Tabi bu sadece bizim ilçede değil; Türkiye’nin her yerinde benzer ritüllerle kutlanırdı bayramlar.

Biz halk olarak genelde fakir bir toplumuz. Tek eğlence kaynağımız bu bayramlar ve düğünlerdi.

Ekonomik sıkıntılar eski düğünleri aldı götürdü şimdilerde ‘balo’ diye bir şey çıktı, tatsız tuzsuz.

Bir de yukarıda yazdığımız bayramlarımız vardı bayram tadıyla kutladığımız. Onu da inanç tacirleri, dini siyasete alet edenlerle onlarla inanç üzerinden kakışmayı marifet zannedenler aldı elimizde.

Onun için diyeceğim. “Kıymayın efendiler. Bir bayramımız kaldı elimizde. Onun da tadını alıp bizi tümden mutsuz etmeyin. Lütfen”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder