04.06.2015 08:33:53
“Korku dağları bekliyor” “Korkunun ecele
faydası yoktur” deyimlerinin ilki korkan bir insan veya toplumu; ikincisi de
korkmanın veya korkunun sonucu değiştiremeyeceğini ifade ediyor. Bunlara benzer
korku ve korkmak üzerine veya korkuyu çağrıştıran daha çok sözcük veya deyim
var.
Örneğin
Dostoyevski’nin olduğu söylenen “biri eğer gözlerini senden kaçırıyorsa; emin
ol ki o gözlerde sana ait bir şeyler vardır” sözünde yine korkunun başka bir
ifade şekli anlatılır. Yani korkan insan mutlaka korktuğu şeyden, kişiden
gözlerini kaçırır.
“Korku karanlık tarafa
giden yoldur. Korku nefrete, nefret öfkeye; öfke de acıya yol açar” sözü de
korkunun insan psikolojisi üzerindeki başkalaşımını anlatır. Nefretten öfkeye,
oradan kişinin acı duymasına, acılar içinde yaşamasına kadar giden bir süreçtir
bu başkalaşım.
“Beni kötülerin zulmü
değil iyilerin sessizliği korkutuyor” sözü de bir geçeği ifade eder. Burada anlatılmak
istenen ‘asıl önemli veya kötü olanın kötülerin zulmünün farkında olanların
tepkisizliğidir. Çünkü kötü adı üstünde “kötüdür.” Kötüden, kötü olandan her
şey beklenir; ama kötüyü etkisiz kılacak olan kötünün zıttı iyinin kötüyü
kabulleniyor olması tıpkı tuzun kokması gibidir. Kötüye karşı çaresizliği ifade
eder.
Bunların yanında
korkuyu ve korku karşısında insan davranışını anlatan birçok söz vardır.
Bunların içinde “Korkak kişi tehlikeye düşünce ayaklarıyla düşünendir” “Kim
çevresine korku salıyorsa biliniz ki o da çevresinden korkuyordur” “korku ve
sıkılganlık ikiz kardeş gibidir. İlerlemek isteyenin eteklerinden çekerler”
gibi özlü sözlerle korkuyu ve korkunun insan ilişkisi üzerindeki etkisini
anlatmaya çalıştım. Çünkü özlü bir cümlenin anlattığını bazen sayfalarla
anlatamazsınız.
Korku
psikanalizde hayatta kalabilmenin vazgeçilmez unsuru olarak tanımlanır.
Buradan anladığım kişi varlığını korkularını aşarak devam ettirebilir. Ya da
hayatta kalmasını, varlığını sürdürmesini ancak korkularını yenerek
sağlayabilir. İnsan kendini tehdit eden şeye korkuyla ilk tepkisini verir. Tabi
bu korkunun hayvani iç güdü ürkmeyle ilgisi yoktur. Korku kişinin iradesiyle
gösterdiği bilinçli bir tepkidir. Ancak öyle olursa kaygı duyduğu şeyin ne
olduğunu anlayabilir.
Buradan
anlaşılan korkunun bir yanıyla insani bir duygu olduğudur. Derler ki
“ancak deliler ve ölüler korkmazmış”.
Bütün bunları yazma
nedenim. Bir seçim süreci yaşıyoruz. Bu süreçte yer alan hemen hemen bütün
çevreler sürekli korku üzerine bir şey söylüyor. Sürekli korku üzerine yeni
kavramlar üretiliyor. Birileri de toplumu korkutmak isteyen kimi çevrelerin bu
çabalarına ‘sanki’ çanak tutuyor.
Örneğin cumhurbaşkanı
ve iktidarın basına yönelik sertleşen tutumu ve sürekli tehdit eden içeren
sözleri muhalefet çevresinde “bunlar korku imparatorluğu kurmak istiyorlar”
diye ifade ediliyor.
Oysa hiçbir iktidarın
ne işlevi ne de görevi toplumu korkutup sindirmek olmamalı. İnsanlar
iktidarları daha özgür, daha mutlu yaşam sağlasın diye seçerler. Sanırım 2002
yılında AKP yi iktidara taşıyan ve 13 yıldır destek verenlerde benzer amaçla bu
desteği verdiler. AKP nin ileri demokrasiyi getireceğini savundular. Toplumu
vesayet baskısından ve devletin içindeki karanlık yapının korkusundan
arındıracağını iddia ettiler.
Hal böyleyken 13
yıldır iktidarda olan bir siyasi ekip nasıl sürekli korku üreten bir
mekanizmaya dönüştü veya dönüşür? Sanırım bunu sorgulamak yurttaş olmanın
gereğidir.
Bu yurttaş
sorumluluğuyla ilk olarak yukarıda muhalefetin iktidara yönelik “bunlar korku
imparatorluğu kurmak istiyor” şeklinde ifadesiyle kendi bakışımı bir araya
getirince ‘nedense’ aklıma “Kim çevresine korku salıyorsa biliniz ki o da
çevresinden korkuyordur” sözü geldi.
Ve yine muhalefetin
iktidar karşısında korkak ve çaresiz kaldığı söylendiğinde aklıma “Beni
kötülerin zulmü değil iyilerin sessizliği korkutuyor” sözü geliyor.
Yani şu sıra içinde
yaşadığımız siyasi iklim ister istemez insanın aklına “korkmak” veya “korku”
üzerine birçok çağrışım yaptırıyor.
Örneğin bunları
düşünürken “ancak deliler ve ölüler korkmazmış” sözünün akla geldiği gibi.
Yani insan eğer
yaşanan süreci doğru değerlendirebiliyorsa ‘korkmaktan korkmamalı.’ Yukarıda
yazdığım gibi o insan ‘çok şükür’ ne ölü, ne de delidir. Sadece yaşamın
farkında olan ve farkında olduğu yaşamı kendi toplumsal çıkarı için değiştirme
kaygısı taşıyan kişiliğin şahsında vücut bulduğu yurttaş sorumluluğuyla
davranmayı seçen bir kişiliktir.
Yani o kişi için
“korku dağları beklemiyordur” ve ölüm dahil hiçbir şey onu yıldıramaz. Çünkü
bilir ki; insanı en çok korkutması gereken ölüm onun doğarken kabullendiği bir
sondur. Yani aklıyla olaylara hakim olmasını bilen kişiyi ölüm bile korkutamaz.
Yani en korktuğu şey karşısında bile korkusunu pek ala yenebilir.
Burada aklıma sizin de
korku veya korkmak ‘neyi çağrıştırıyor?’ diye düşünüp düşünmediğiniz geldi.
Eğer düşünmediyseniz
düşünmenizi tavsiye ederim. Düşünmekten olsun korkmayın. Korkuyorsanız da utanmayın.
Çünkü korku ‘yukarıda yazdığım gibi’ insani bir duygudur.
Siz illa korkacaksınız
eğer; ani duyduğunuz veya beklemediğiniz korku karşısında ayaklarınızla
düşünmeye başlamaktan korkun. Çünkü bu sonuç sizin hem kendinizi hem de içinde
yaşadığınız toplumu kötülere terk edip gideceğinizi gösterir ve bu korkunun bir
diğer tanımı da paniktir. Paniğin hayvansal içgüdü ürkmeyle hiç farkı
yoktur. Ve bilin ki; içinde yaşadığınız toplumdan başka gidecek başka bir
yeriniz yoktur. Çünkü siz ancak birlikte var olduğunuz insanlar arasında
barınabilir ve varlığınızı sürdürebilirsiniz.
Onun için en
iyisi siz aniden ürküp de paniğe kapılmamak için “korkun” ve
“korkmaktan korkmadan” yaşadığınız süreçle ilgili akıl yürütün ve insan kalmaya
özen gösterin. Çünkü ne olursa olsun; hiçbir insani duruş kişiyi böyle
ayaklarıyla düşünmeye sevk edemez.
Eğer sevk ederse; o
zaman sizin Shakespeare’nin “Korku ve Korkaklar” üzerine hikayesindeki
korkusuna bir türlü çare bulunmayan ‘korkak fareden farkınız kalmaz’.
Buradan bakınca
“umarım kendi yarattığımız korkuların esiri olmadan aydınlık demokratik toplum
olma hedefine emin adımlarla yürüyecek iradeyi gösteririz” diye düşündüm. Bu
düşüncemi paylaşmak istedim. Dilerim burada anlatmak istediğim düşüncem
doğru anlaşılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder