Radikal blogdan paylaşımlarımda gezinirken Rahmetli Aydınlı dayıyla geçmişte yaptığım bu sohbeti görünce buradan tekrar paylaşmak istedim.
27.03.2015 16:34:54
İki haftadır gelmeyen
bizim dayı dün çıkıp gelince şaşırdım.
Çünkü onun gelme günü
bizim semt pazarı günü olan Çarşambaydı. Eşim kapının zili çalınca kapıyı
açtığında onun sesini duydum; içimden "hoppala bu da nerden çıktı?"
dedim.
Ben şaşkınlıkla
bakınırken o çoktan salondan içeri girmiş, "selamünaleyküm" diye
selamını vermişti bile.
Ben "hoş geldin.
Şöyle buyur" dedirtmeden geçip her zamanki yerine oturdu. Eşime
"gızım torba senin. Yenge ne gatıvedi bilmeyon. Sen benim nasgafamı
yapıve. Valla çok özledim" dedi..
Sonra bana döndü
"ben bu garılara anlemeyon arkıdeş" dedi.
Benim şaşkınlıkla
yüzüne baktığımı görünce "Hana deyon. Bu garılada heç mi akıl yok
deyon" diye kadınlara tepkisini dile getirmeye devam etti.
Gülümseyerek "ne
o dayı? Yenge evden mi kovdu yoksa?" deyince şöyle bir doğruldu.
"Ya sen ne deyon
öyle? Benim garı bene neye goğucemiş. Bi dedini iki edmeyon. Gözünün içine
bakıp durun. Ilaçlanı bitmiden alıp geliyon. Parasız da gomeyon" dedi.
Ben "dayı eve
girer girmez kadınlardan şikayete başladın da; onun için öyle dediydim"
deyince "ula oğlum. Sen hakkadden gidiksin her hal. Benim eddim lafıla
benim garının ne alakası var?" dedi sonra "haa ben 'bu garılada heç
mi akıl yok' deriken öyle anladın he mi? Pes valla. Ben de sene azcık kafası
çalışıyo biliyodum. Sen de tamtakırmışsın" dedi.
Durduğum yerde bir de
hakaret görmüştüm.
O buna aldırmadan
"ben onu demeyon. Üsdüne afiyet ben gine hasda oldum. Gerçi eyi olduğum da
yok emme; neyise. Sabah erkenden hasdaneye giddim" dedi ve anlatmaya devam
etti.
"Hasdanenin
beklime yeri var ya. Orda mıh gibi insan. Çoğu da garı. Ya arkıdeş hepsi de
bürgülenmiş. Bi çeşit başlana örtmüş. Bakdım bakdım 'ya dedim. Bu garılada heç
mi akıl yok. Hade köylük yerde tozun topran içinde, sıcakda, soğukda garıla
böyle bürülenir. Ya bunlara noluyo?" deyi söyleniyodum. Orda bi adam var
sen yaşlarda. Benim etrafa şaşkın şaşkın bakdımı görünce 'dayı neye şaşırdın.
Birini mi arıyon?' dedi. Ben 'yok arkıdeş ben Arabisdana mı geldim deyi
şaşırdım' deyince o güldü. 'ilahi dayı. Amma benzeddin ha!' dedi. Emekli
öretmenimiş. O devedi" dedi.
Öğretmen buna
"dayı haklısın. Siz köy yerinde pek farkında değilsiniz. Şimdi buralarda
bunlar moda oldu. Hele şu genç genç kızlar. Öyle olacak zannediyor; ya da
özeniyor öyle giyinmeye" demiş.
Bizim dayı "eyi
arkıdeş; eyi de ne akıl bu? Şindi bunla böyle özenmiş orlara. Ya yarın oralada
olduğu gibi bunlara derlerise 'öyle vırt zırt sokağa çıkmak yok. Girin baken
içeri' deyi bunları evlere gapadırlarısa nolcek? Görmeyon mu? Orlada garıla,
gızla biz okucez, okula gidicez deyi ölüp diriliyo. Neydi o geçenlede
televizyon verdi? Hana bi gız var Pakistanlı. Okucen deyince bunu
öldürcelerimiş. Zor gaçmış dışarıya. Bunla bunu görmeyo mu? Bilmeyola mı?"
demiş.
Öğretmen "dayı
bravo valla. Çoğu kişinin fark etmediği şeyi unutmamışsın. Elbet görüp
duyuyorlar. Ama cahil insan aynı çocuk gibidir. Nasıl çocuğa 'sobaya yaklaşma.
Bak cıs olur' dersin; ama o illa elini değirip yaktıktan sonra sobanın ateşinin
elini yakacağını anlar; cahil insanlar da öyledir. Sen ne söylersen
söyle; o anlayacağı kadarını anlar. Gerisini yaşayınca fark eder" demiş.
Öyle demiş; ama bizim
dayı kabul etmemiş. "Olmaz öyle şey. İnsan görüp duruken nası anlımaz
canım. Ben bile anlamışım bak. Onlar neye anlamasın?" deyince öğretmen
"valla dayı. Niyesini anlattım sana. Öyle. Yani illa ellerini yakacaklar.
Ondan sonra anlayacaklar" demiş.
Dayının burasını aklı
ermemişti. Ondan içeri girerken "ben gadınlara şaşıyon arkıdeş"
diyerek girmişti.
"Benim üç dene
gız torunum var. Ben gocalanın ellerine bakıp durmasınla deyi onlan okuması
için çırpınıyon. Bubalandan çok gayret gösteriyon. Şindi birileri gelicek
onlara eve gapadıcek he mi? Gocalana köle edicek he mi?"
Ben "öğretmen
aslında doğru söylemiş. Ama ellerini yakmalarına hiç gerek kalmayabilir"
dedim. O "nası galmecemiş?" diye sordu.
"Nasılı var mı
dayı. Önlerine sandık konduğunda eğer çocuk yaşta evlendirilmek istemiyorlarsa,
erkeklerden eziyet görmek istemiyorlarsa, kendi başlarına toplumda özgürce
yaşamak istiyorlarsa; kısacası insana yakışır biçimde yaşamak istiyorlarsa
oylarını ona göre kullanacaklar. Yani başlarını nasıl örttükleri, ne
giyindikleri çok önemli değil. Nasıl yaşamak istedikleri önemli. İran'daki,
Suudi Arabistan'daki Afganistan, Pakistan'daki kadınların durumuna düşmek
istemiyorlarsa ona göre oylarını verecekler" dedim.
Benim bu uzun cevabımı
sessizce dinledi. "Yani desene bundan keri seçimle gadınlan
kendinin seçimi olacak?" dedi.
Ben boynumu büküp
"öyle" dedim.
Bu sırada eşimin
getirdiği neskafeyi içmişti. Eşime "sağ ol gelin, Eline sağlık" dedi.
Sonra bana döndü "ula tısılak. Gören sene bişeye benzedemez; emme iki
kelimeyle adama lafı anlaşdırıyon" dedi.
Her zamanki gibi hızla
kalktı gülümseyerek "ben böğünkü dersimi aldım. Varen giden gari. Gelin
gızım adamına eyi sahap çık. Bu adam tettirilivecek biri değil; eyi bak
ona" dedi.
Eşimin içine kurabiye
koyduğu torbasını aldı; tam çıkarken "ben senin bu lafa yengene devecen. O
da garılara söylesin. Bundan keri akıllana başlana toplasınla" dedi gitti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder