06.02.2015 12:24:37
Adına "çözüm
süreci" denen AKP ile HDP arasında başlayan bunların dışında hemen
herkes için bir sır olan görüşmeler devam ediyor.
Yine çok şey biliyor
pozunda kimi insanlar İmralıya gidip geldi. Sanırım bu son gidip gelişten
sonra açıklama yapılma ihtimali varmış!!!
Medya veya muhalefet veya halk ancak bu süreçte HDP
adına İmralı'da Abdullah Öcalan'la görüşmeye gidenlerin giderken veya dönüşte
resim verenlerin verdikleri 'çok önemli şeyleri bilen' veya "çok
önemli şeyler yapan' kişi pozlarına bakarak sürecin nasıl devam ettiğini
anlamaya çalışıyor gibi.
Eğer yüzleri asıksa
işlerin çok ciddileştiğini, gülümsüyorlarsa görüşmelerde işlerin iyi gittiğini
yorumu yapmaya kalkanlar çok da haksız sayılmaz hani.
Ve maalesef hemen
hemen hiç kimse bu Kürt sorunu; yani Doğu ve Güneydoğu'daki kanlı
çatışmalar 'nasıl başladı? Niye başladı?' gibi soruları umursamıyor.
Yani 12 Eylül faşist cuntasının o yıllarda
Kürt Halkına karşı yediden yetmişe kadın erkek, çoluk çocuk hemen hepsine
niçin yoğun baskı ve işkence uyguladığını hiç sorgulamıyor.
Öyle olunca da
cuntanın amacının Kürt ve Türk Halkının birlikte demokrasi ve demokratik toplum
mücadelesi vermesinin önünü kesmek olduğunu; bu amaçla yapılanların Kürt
Türk düşmanlığını derinleştirmek olduğunu da anlamıyor tabi.
Dolayısıyla bu baskı
ve zulüm sonucu Kürt Halkının 'Bülent Arınç'ın bana yapılsa ben de dağa
çıkardığım dediği gibi' dağa çıkışı; yani ölümü göze alış nedeni de
anlaşılmadığı için de dağa çıkan o genç hatta çocuk yaşta kız ve erkek
çocuklarının öfkesinin nedeni anlaşılamıyor.
Bu yazdıklarımdan
yazının başlığına dönersem; o gençlerin öfkesinin anlaşılamayıp Kürt sorunun
çözümü kimi siyasetçilerin siyasi oyuncağı olarak devam eder ve Kürt Türk Alevi
Sünni Türkiye Halkı arasında kalıcı barış
sağlanamazsa bilelim ki; bugün taş atan çocuklar yarın eline silah alıp kurşun
atan çocuklara dönüşecektir.
Çünkü insanların en
masumu en hilesizi çocuklardır. Çocuklar gözlerinin önündeki haksızlıklara
büyükler gibi omuz silkmez, birbirlerine ilişkilerinde arkadaşları veya
başkaları tarafından hor görülmeye, küçümsenmeye veya ana babasının hor görülüp
küçümsenmesine büyükler kadar tahammül edemez ve hemen tepkisini kor.
Yani o çocuklar her
gün oturdukları şehir ve kasaba sokaklarında askerlerin ve polislerin bir
takım araçlarla dolaştığını görür ve eve geldiğinde ana babası veya abisi
ablası tarafından o asker ve polisler için sürekli kötü şeyler işitirse o
çocukların asker ve polise öfke duymasının, taş atmasının önüne kimse geçemez.
Ve o öfkeyle büyüyen
çocukların oluşturduğu bir toplumsal yapıda ise bir barıştan asla söz edilemez.
Çünkü bu çocuklarla
ilgili bir de madalyonun öteki yüzü; yani Türk çocukları yanı var. Kürt
çocukları nasıl öfkeyle büyüyorsa; benzeri öfke de Türk çocuklarında
oluşuyor.
Çünkü onların da ana
babası, abisi, ablası evde tv ekranındaki çatışma vb. haberlere bakıp bakıp
Kürtlere öfke kusuyor ve o çocuklar da o öfke ve küfürleri duyarak büyüdüğü
için Kürtlere karşı öfkeli büyüyor.
Buradan öne çıkarmak
istediğim Kürt sorununun toplumun yarısını temsil eden iki partinin siyasi
manevra alanı olmaktan çıkarılıp Türkiye'de kitleleri siyasal, demokratik ve
ekonomik bakımdan halkı temsil eden tüm tarafların taşın altına elini koyup
Kürt sorununun çözümünde bir araya gelmesi gerektiğini; çünkü bunun
Türkiye Halkı için yaşamsal önem taşıdığını vurgulamaktır.
Yoksa taş atan
çocukları fişleyerek veya buna benzer önlemlerle o çocukların içinde büyüyen
öfkesinin önüne geçemezsiniz ve bu çözümsüzlüğün veya çözüm sürecinin İmralıya
gidip gelişte takınılan bir takım mafya vari görüntülerle halkın kafasında
oluşan umutsuzluğun yarattığı öfkeyle büyüyen Türk ve Kürt gençlerinin
birbirine düşman olarak büyümesinin önüne geçemezsiniz.
Bunun sonucunda 12 Eylül
faşist cuntasının Kürt ve Türk Halkını ebediyen düşman edip çatıştırma
politikasının birer aracı durumuna düşmekten ve derinleşen bu düşmanlık
sonucu Kürt Türk Alevi Sünni Türkiye Halkının yaşamını cehenneme çevirenler
olarak tarihin sizi lanetlemesinden asla kurtulamazsınız.
Son olarak yazacağım;
Kürt sorununu gerçekten ciddiye alıp Kürt ve Türk Halkına çözüm umutları vermek
şarttır. Ayrıca o çocukları fişlemekten, değişik biçimlerde
cezalandırmaktan da vazgeçilip, onları anlamaya çalışmak şarttır.
Onların bugün
kafalarında oluşan o öfke ve kinin derinleşmesini önlemek için de mutlaka
gerçekten konusunda bilimsel anlamda uzman olanların yoğun yardımına
başvurmalıdır.
Yoksa yarın gerçekten
çok geç kalınmış olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder