23 Ocak 2017 Pazartesi

BİL BAKALIM!... "HANGİSİ DAHA İYİ?" SEÇ BAKALIM


Merhaba; “Hangisi iyi? Hangisi güzel?” bil bakalım. Seç bakalım” diye toplumların sosyal ve siyasal yaşamında insanların önüne konan sorulara ilaveten “hangisini beğeniyorsan seç bakalım” seçeneğinin yanına siyaseten "seni kimin yönetmesini istiyorsan seç bakalım” gibi seçenekli sorular da konmuş.

İnsanlar toplumsal yaşam sürecinin labirentinde önüne konan seçeneklerin ve soruların ne anlama geldiğini kah eğitimle fark ederek; kah fark etmek için akla karayı seçerek tercihlerini belli etmeye çalışmış; daha doğrusu toplumların  sosyal siyasal yaşamı bu süreçlerin didişmeleri içinde geçmiş ve aydınlanan toplumların yurttaşları bu didişmeleri gelecekleri için sosyal bir kazanca çevirmeni keyfini yaşayarak yaşamayı seçmiş. 

Öteki aydınlanma yaşamamış toplumlarsa içinden çıkmayı beceremediği yaşamın kendine dayattığı cehennem azabına benzer bir yaşam içindeyken önüne konan seçenek ve soruları sanırım toplumsal yaşamın cehennem ateşinin altına atılan odun gibi görmüşler ve bu soruları seçenekleri; sonunda o seçenekler üzerinde didiştikçe içinde yanı kavruldukları cehennem ateşini bir fazla harlatmışlar. 

Ben böyle durumdaki toplumların karşısına sanırım bir de anlamını bilmedikleri konuda  “Evet mi? Hayat mı?” sorusuyla çıkıldığında tepkileri ne olurdu? Bilmiyorum.

Anayasa değişikliği üzerinden yürütülen “Hayır” veya “Evet de” biçiminde gündeme gelen ve çoğunluğu cehaletin alaca karanlığında önünü seçmeye çalışan etnik kimlik ve inanç farklılıklarıyla seksen milyona yaklaşan  Türkiye Halkının; halkımızın önüne“Hayır” veya “Evet” üzerinden konan seçme şansı karşısında yukarıda “tepkileri ne olur bilmiyorum?” diye ifade ettiğim toplumların şaşkınlığı yaşadığını düşünüyorum. Yani tam öyle olmasa da ona benzer bir şaşkınlığı.

Bu halkın 1950 de başlayan çok partili demokrasiyi yaşama deneyi bu toplum henüz nihai kararını vermeden ve belki en doğru cevabı verip daha sonraki yaşamını o cevap üzerinden şekillendireceği demokratik yaşam içinde geçecekken 1960 yılında demokrasi hevesi kursağında bırakılmış. O gün bugün önüne konan şeyin ne olduğunu anlamasına izin verilmeyen bir süreç yaşatılmıştı. Bana göre şimdi de niye niçin “Hayır” veya “Evet” diyeceğini bilmediği bir sürece sokuldu. 

Burada onları bu sürece sokanların veya bu süreci toplumun önünde aşılmaz sorun gibi gören gösterenlerin amacı düşüncesi şahsen beni hiç ilgilendirmiyor artık.

Çünkü ne olursa olsun ben biliyorum. Seksen milyona yaklaşan halkın seçtiği hayatı yaşayacağız ve o halk kitleleri öteden beri en doğru cevabı kafası en karıştırıldığı anlarda sağduyusuyla verdi geldi. Onca inanç ve etnik kimlik üzerinden kışkırtmalara pirin vermeden olabildiğince barışık yaşamayı seçmeye çalıştı ve seçti. 

Şimdi de önüne anlamı doğru dürüst anlatılmadan konan anayasa değişikliğinde de bana göre kendinin ve çocuklarının geleceği için en doğru kararı verecektir. Buna inanıyorum.  Beğenilmeyen sonuç çıkınca da yapılacak olanın yeni baştan başlamak olduğunu biliyorum.

Zaten demokrasiye, demokratik yaşama inanan kimsenin halka güvenip inanmaktan başka bir seçeneği de yok sanırım. Yani benim referandum süreciyle ilgili düşüncem bu. Bunu blogumda böyle ifade edip buradan paylaştım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder