23 Ocak 2017 Pazartesi

LÜTFEN HAYALLERİNİZİN ÖLDÜRÜLMESİNE İZİN VERMEYİN


Arada bir izlediğim belgesellerden yola çıkarak hikayeler kurgularım. Düzenli bir belgesel izleyicisi sayılırım. Belgeselleri izlerken de izlediğimi anlamaya çalışırım. Daha çok hayvan davranışları olmak üzere bütün canlıların ekrana yansıyan üreme, doğma büyüme süreçlerini yani.

Burada hayvan davranışlarını izlerken fark ettiğim en korkusuz hayvan; daha doğrusu gördüğünün üzerine yürümede tereddüt etmeyen sadece aslan oluyor. Yani karşısındakinin gücü, görünümü ne olursa olsun aldırmadan ‘buna başka erkek aslan; hatta birden fazla erkek aslan da dahil’ üzerine yürüyen hayvan. Yener yenilir; yani döver dövülür sonucu ne olursa olsun aldırmayan hayvan. Sanırım bu özelliğiyle “aslan gibi, aslan yürekli” diye insanların birbirine övgü düzdüğü sıfatını fazlasıyla hak ediyorlar. Yani bu övgüler onlara analarının ak sütü gibi helal bence.

Ben belki o yüzden kendi korkaklığımı sevgisiyle gizlemek ister gibi aslanları çok severim.

Hani kimi hayalperest insanların asla gerçekleşmeyecek hayalleri olur ya! Benim de içimden bu yaşta bile zaman zaman kurguladığım hep “çok güzel bir atla birlikte birlikte bir aslana sahip olmaktır.”

Atın üzerinde onun güzelliğinin keyfiyle bütünleşirken yanı başımda korkusuzluğuyla kendimi güvende hissettiğim bir aslanın olsun isterim. Zaman zaman o hayal içinde gezinirken “aslanın karnını nasıl doyuracağım?” Sorusu aklıma gelir. O zaman hayalim bir çiftlikte yaşama dönüşür. O çiftlikte aslan için beslenen koyun kuzu veya öküz benzeri hayvanlar olduğunu hayal ederim. Bazen de atım ve aslanımla birlikte kendimi geniş Afrika düzlüklerinde ot oburların yaşadığı vahşi doğadaki düzlüklerde bulurum.

“Amma saçma şey!” demeyin buna. Eğer sizin de bir hayaliniz varsa; aklınıza getirip gezinin o hayalinizde. Yani “çocukça saçmalıktı bunlar” demeden çocukluktan bu yana beyninizin bir yerine gizlenmiş olan hayallerinizde. Emin olun o sıra ‘eğer varsa’ yaşama dair kaygı ve sıkıntılarınız onları bir an unutup kendinizi çocuksu dirlik içinde bulacaksınız ve emin olun yaşamın en keyifli anları ‘bana göre’ çocukluktan bu yana bir yerlere gizlenmiş hayallerde buluşmaktır. Bunu siz de fark edeceksiniz.

Çünkü bana göre insan duygularının en temiz olduğu yıllardan yılların kirinin beyninde yarattığı ağırlığı yaşadığı en kirli zamanlara; yani ileriki yaşlara kadar çıktığı ve yaşamının son bulduğu zaman yolculuğunun ortak bileşenidir o hayaller ortalaması. Hani derler ya “insan hayal ettiği kadar yaşar” diye; işaret etmek istediğim tam da budur. Yani bana göre hiç hayali olmayan insan doğduğu anda aslında ölümle buluşmuş da yaşıyor gibi ortalıkta zombileşmiş olanlardır ve insan için, insanlık için en tehlikeli de onlardır.

İnsanların inanç değerlerini çürüterek oluşturulmak istenen ve cumhurbaşkanının “haşhaşin bunlar” dediği kişilikleri adeta eritilerek her türlü kullanıma müsait olanlar yani.

Sanırım bu kişilikleri eritilerek kişiliksiz  insanları üretmenin yolu öyle eğitim falan değil; öncelikle insanın çocukluktan edindiği hayallerinin köküne kibrit suyu döker gibi sürekli ve düzenli “o günah, bu haram” gibi uyarılarla önce insanın düşüncesini hayalleriyle birlikte öldürmektir. Sanırım sonrası kolay zaten. Korkutularak burnuna halay takılan ayı veya ayağında kolayca koparacağı zincire kendini mahkum zanneden dev bir filin teslimiyeti gibi bir teslimiyet yaratmak.

Buradan bakınca sanırım ne yaparlarsa yapsınlar iradesi kırılıp teslim alınmayan tek canlı sanırım aslan.

Neyse; diyeceğim şu sıra eğitim sistemi ve müfredat tartışmaları üzerinden çocukların eğitimi ve eğitim sistemine yönelik yürütülen ve araya ikide bir eğitimin İmam hatipleştirilmesinin amacının mütedeyyin nesil yetiştirmek olduğu biçiminde söylemlerin sıkıştırıldığı bir süreç yaşıyoruz. 

İktidarın yapılacak içte ve dışta onca işi olmasına, kendini sıkıştıran onca sorun olmasına rağmen "yani iki eli kızıl kanda olan insan durumunda başını kaşıyacak zamanı olmamasına rağmen" çocukların eğitimi ve imam hatipleşmeyi birlikte ele alan inanç ağırlıklı eğitim düşüncesini fırsat buldukça araya sıkıştırması onun gelecek için topluma biçtiği hedefi işaret ediyor. 

Ana okullarından itibaren "haram, günah" korkusuyla çocukların ürkekleştirmek; yani çocukça hayalleri yaşamadan veya edindiği hayalleri öldürmek için yürütülen Feto terör örgütünün etkin olduğu dönemde "Diyanet işleri eğitim hizmetleri Genel Müdürlüğünce" hazırlanan ve ana okullarını hedef alan eğitimin amacı da bu. Yani çocukları hayallerinden koparıp edilgenleşen itaatkar nesil yetiştirmek. Buradan cennet hayaliyle veya cehennem korkusuyla canlı bomba haline gelip teröre kaynaklık edecek bir kuşak oluştuğu gerçeğini görmeden

Onun için lütfen çocuklarımızın hayalleriyle birlikte büyüyeceği ve hayallerinin asla öldürülmeyeceği bir ortamda onların yetişmesi özellikle şu sıralar hepimizin önceliği olsun. Çünkü toplumsal geleceğimizin aydınlığı ancak hayal eden, hayal etmeyi bilen bir nesille sağlanacaktır.

Belgeselde aslanı izlerken aklımdan hızla geçen düşüncelerimi böyle ifade edebildim ev bunu kendi blogumdan paylaştım.
 







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder