9 Ocak 2017 Pazartesi

O DA BİR ANNEYDİ



    Yukarıdaki resmi sosyal medyada görünce çalıştığım inşaatın önünde rastladığım köpeğin davranışları aklıma geldi.

Çünkü kendini 'yaradan' adına fetva vermekle yükümlü bulan diyanet işleri başkanı şu karda kışta dahi "köpek beslemek caiz" derken o hamile köpek yavrularını doğurmak için güvenli bir yer arıyordu. 

Aşağıda öyküsünü okuyacağınız köpeğin davranışı insan dahil bütün canlıların  benzer özelliklerinin kanıtı gibiydi.

Çünkü o da tıpkı insan anneler gibi bir anneydi ve çocuklarını doğurup büyüteceği güvenli bir yer arıyordu.

O anne köpeğin bu duyarlılığıyla diyanet işleri başkanının insanın insanın dışında ilk yakın dostu olduğu söylenen, insanlık tarihi boyunca insanla birlikte var olan köpeği hele her tarafın ayaz kestiği şu sıra "köpek beslemek caiz değildir" diye fetva vererek onu açlığa ve soğuğa mahkum etmesini kıyaslayınca bu canlı düşmanlarına karşı inadına özellikle bugünlerde sokaklarda evcil hayvanlara, doğada vahşi hayvanlara sahip çıkmak gerektiğini düşünerek aşağıdaki kendi gözlemimden yazdığım öyküyü okumanızı öneririm.

Neyse; İnşaatın kapısında bakınıyordum. Az ilerde yolun öte tarafında bir köpek dolanıyor ‘sanki’ bir şeyler aranıyor gibiydi.

Ona seslenip "gel buraya" der gibi el ettim. Döndü bana doğru yürümeye başladı. Baktım hamileydi. Geldi önümde durdu. Bekçi, köpeğe engel olacaktı. Müdahale ettim. "Aç kapıyı içeri girsin" dedim.

Bekçi demir kapıyı aralayınca köpek yanımızdan içeri yürüdü. Blokların arasında kayboldu.

Ben bekçiye köpeği takip etmesini; ona su ve ekmek götürmesini söyledim. Bekçi elinde su kabı ve bir parça ekmekle arkasından gitti.

Az sonra geri döndü. Gülümseyerek "abi köpek yavru doğuruyor" dedi.

Şaşırmıştım; ama köpeğin niye karşıda oralarda dolandığını anlamıştım. Doğumu yaklaşmış, yavrularını doğurmak için güvenli bir yer arıyormuş. Ben seslenince güven duyup gelmiş; inşaattan içeri girmesine izin verince de binalardan birinin yanındaki bodruma girip yavrularını doğuruyordu.

O gün hiç yanına gitmedim. Bekçiye de su kabını ve ekmeği bodrumun kapısının yanına koymasını söyledim.

Ertesi gün sabah geldiğimde ilk işim bekçiye köpeği sormak oldu. Bekçi gülümseyerek "abi tam altı yavru doğurdu. Ekmekten biraz yedi. Şimdi onları emziriyor" dedi.

Birlikte köpeğin doğum yaptığı bodrumun önüne gittik. O da kapının önüne çıkmıştı.

Bana minnetle baktığını gördüm. Usulca yanımdan geçti; inşaatın kapısından çıkıp gitti.

Arkasından baka kalmıştık. Bodrumdan içeri girdim yumuş yumuş gözlü tam yedi yavru vardı. Bekçi birini eksik söylemişti...

Dışarı çıktım. Anne köpek gidince onları bırakıp gitti zannettim. Bekçiye "anaları gelmezse süt alıp içirelim" dedim. O "abi akşama kadar bekleyelim; mutlaka gelmesi lazım. Gelmezse ben süt alıp gelirim" dedi.

Oradan ayrıldım. Akşama kadar ustalarla, inşaatla ilgilendim. Ama aklım köpek yavrularındaydı. Akşamı zor ettim. İşçiler paydos edince kapının oradaki odama geldim.

Tam koltuğa oturacaktım bekçi kapıdan başını uzattı "abi köpek geliyor" dedi. Çıktım baktım. Köpek kapının yanına gelince bana baktı. Bakışında minnet duygusu vardı. Usulca yanımdan geçip bodrumun olduğu inşaata yöneldi. Bekçiyle takip ettik. Bodrumdan içeri girmiş, yavrularının ortasında ayakta duruyordu. Ben bekçiye “eyvah yavruları ezecek, bir şey yapalım” demiştim ki. Köpek olduğu yere lok diye çöktü. Ben “eyvah!” derken gördüm ki; yanılmışım. O isabetli olarak tam ortalarına oturmuştu. Bu sırada da her yavru bir memeye yumulup emmeye başlamıştı.

Bekçiyle birlikte usulca köpeğin yanından ayrıldık. Bekçiye köpeğe iyi bakmasını, özellikle su kabını mutlaka dolu tutmasını ve köpeğe de yiyecek bir şeyler vermesini tembih ettim.

Ama köpek bizim kendisine verdiğimiz yiyeceğe hiç itibar etmeden her gün sabahleyin kapıdan çıkıp gidiyordu. Karnını nerede doyuruyorsa doyurup akşam yavrularını emzirmeye geliyordu.

Anlaşılmıştı. Köpek bize güvendiği için yavrularını emanet etmiş, fazlaca yük olmamak için karnını dışarılarda doyurmayı düşünmüştü.

Belki öyle değildi; ama ben köpeğin davranışlarından onun böyle düşünüp davrandığı yolunda kanıya varmıştım.

O bu şekilde her gün karnını doyurmak için gitmiş, sütlenmiş ve yavrularını doyurmak için geri gelmişti.

Anne köpek bu şekilde yavrularını bir aya yakın gidip gelip emzirdi ve büyüttü.

Yavrular ayaklanınca da artık çok fazla dışarı gitmemeye başladı. Çünkü yavrular daha çok bizim verdiğimiz yemekleri yiyor, annelerini daha az emiyordu.

Ben kendi kendime onun dışarı sık gitmeyişini bizim verdiğimiz yiyecek için sanıyordum; ama gördüklerim karşısında yanıldığımı anladım.

İnşaata her gün çok kamyon girip çıkıyordu ve artık ayaklanan yavrular bu kamyon trafiğine aldırmadan oralarda dolanıyordu.

Meğer anne köpek bu tehlikeyi fark etmiş; kamyoncuların yavrularına zarar vermemesi için oralarda onları gözetmek için eskisi gibi dışarı çıkmıyormuş.

Bu şekilde hem emzirerek, hem de tehlikelere karşı yavrularını gözeterek iki ay daha oralarda dolaştı. İnşaatın bodrumunda yavrularıyla yatıp kalktı.

Bir sabah geldiğimde bekçi “abi bizim köpek gitmiş” dedi. “Daha bir iki gün önce buralardaydı” dedim. “Yok abi iki gündür gözükmüyor” dedi.

Gerçekten anne köpek daha sonra hiç gözükmedi. Hamile olarak gelmiş yavrularını güven içinde doğurmuş ve onları kendi kendine yeterli olarak yetiştirdikten sonra geldiği yere; sokağa dönmüştü.

O günden sonra sokakta ne zaman bir köpek görsem, hele hamileyse aklıma o anne köpek gelir gider o hamile köpeği severim.

O günden sonra her zaman hayvanlara sevgiyle baktım, hep onlara yardımcı olmaya çalıştım. Çünkü onlar bunu hak ediyor.        

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder