Yukarıdaki resmi sosyal medyada görünce çalıştığım inşaatın önünde rastladığım köpeğin davranışları aklıma geldi.
Çünkü kendini 'yaradan'
adına fetva vermekle yükümlü bulan diyanet işleri başkanı şu karda kışta dahi
"köpek beslemek caiz" derken o hamile köpek yavrularını doğurmak için
güvenli bir yer arıyordu.
Aşağıda öyküsünü okuyacağınız köpeğin davranışı insan
dahil bütün canlıların benzer özelliklerinin kanıtı gibiydi.
Çünkü o da tıpkı
insan anneler gibi bir anneydi ve çocuklarını doğurup büyüteceği güvenli
bir yer arıyordu.
O anne köpeğin bu
duyarlılığıyla diyanet işleri başkanının insanın insanın dışında ilk yakın
dostu olduğu söylenen, insanlık tarihi boyunca insanla birlikte var
olan köpeği hele her tarafın ayaz kestiği şu sıra "köpek beslemek
caiz değildir" diye fetva vererek onu açlığa ve soğuğa mahkum
etmesini kıyaslayınca bu canlı düşmanlarına karşı inadına özellikle
bugünlerde sokaklarda evcil hayvanlara, doğada vahşi hayvanlara sahip çıkmak
gerektiğini düşünerek aşağıdaki kendi gözlemimden yazdığım öyküyü
okumanızı öneririm.
Neyse; İnşaatın kapısında
bakınıyordum. Az ilerde yolun öte tarafında bir köpek dolanıyor ‘sanki’ bir
şeyler aranıyor gibiydi.
Ona seslenip "gel
buraya" der gibi el ettim. Döndü bana doğru yürümeye başladı. Baktım
hamileydi. Geldi önümde durdu. Bekçi, köpeğe engel olacaktı. Müdahale ettim.
"Aç kapıyı içeri girsin" dedim.
Bekçi demir kapıyı
aralayınca köpek yanımızdan içeri yürüdü. Blokların arasında kayboldu.
Ben bekçiye köpeği takip
etmesini; ona su ve ekmek götürmesini söyledim. Bekçi elinde su kabı ve bir
parça ekmekle arkasından gitti.
Az sonra geri döndü.
Gülümseyerek "abi köpek yavru doğuruyor" dedi.
Şaşırmıştım; ama köpeğin
niye karşıda oralarda dolandığını anlamıştım. Doğumu yaklaşmış, yavrularını
doğurmak için güvenli bir yer arıyormuş. Ben seslenince güven duyup gelmiş;
inşaattan içeri girmesine izin verince de binalardan birinin yanındaki bodruma
girip yavrularını doğuruyordu.
O gün hiç yanına
gitmedim. Bekçiye de su kabını ve ekmeği bodrumun kapısının yanına koymasını
söyledim.
Ertesi gün sabah
geldiğimde ilk işim bekçiye köpeği sormak oldu. Bekçi gülümseyerek "abi
tam altı yavru doğurdu. Ekmekten biraz yedi. Şimdi onları emziriyor" dedi.
Birlikte köpeğin doğum
yaptığı bodrumun önüne gittik. O da kapının önüne çıkmıştı.
Bana minnetle baktığını
gördüm. Usulca yanımdan geçti; inşaatın kapısından çıkıp gitti.
Arkasından baka
kalmıştık. Bodrumdan içeri girdim yumuş yumuş gözlü tam yedi yavru vardı. Bekçi
birini eksik söylemişti...
Dışarı çıktım. Anne
köpek gidince onları bırakıp gitti zannettim. Bekçiye "anaları gelmezse
süt alıp içirelim" dedim. O "abi akşama kadar bekleyelim; mutlaka
gelmesi lazım. Gelmezse ben süt alıp gelirim" dedi.
Oradan ayrıldım. Akşama
kadar ustalarla, inşaatla ilgilendim. Ama aklım köpek yavrularındaydı. Akşamı
zor ettim. İşçiler paydos edince kapının oradaki odama geldim.
Tam koltuğa oturacaktım
bekçi kapıdan başını uzattı "abi köpek geliyor" dedi. Çıktım baktım.
Köpek kapının yanına gelince bana baktı. Bakışında minnet duygusu vardı. Usulca
yanımdan geçip bodrumun olduğu inşaata yöneldi. Bekçiyle takip ettik. Bodrumdan
içeri girmiş, yavrularının ortasında ayakta duruyordu. Ben bekçiye “eyvah
yavruları ezecek, bir şey yapalım” demiştim ki. Köpek olduğu yere lok diye
çöktü. Ben “eyvah!” derken gördüm ki; yanılmışım. O isabetli olarak tam
ortalarına oturmuştu. Bu sırada da her yavru bir memeye yumulup emmeye
başlamıştı.
Bekçiyle birlikte usulca
köpeğin yanından ayrıldık. Bekçiye köpeğe iyi bakmasını, özellikle su kabını
mutlaka dolu tutmasını ve köpeğe de yiyecek bir şeyler vermesini tembih ettim.
Ama köpek bizim
kendisine verdiğimiz yiyeceğe hiç itibar etmeden her gün sabahleyin kapıdan
çıkıp gidiyordu. Karnını nerede doyuruyorsa doyurup akşam yavrularını emzirmeye
geliyordu.
Anlaşılmıştı. Köpek bize
güvendiği için yavrularını emanet etmiş, fazlaca yük olmamak için karnını
dışarılarda doyurmayı düşünmüştü.
Belki öyle değildi; ama
ben köpeğin davranışlarından onun böyle düşünüp davrandığı yolunda kanıya varmıştım.
O bu şekilde her gün
karnını doyurmak için gitmiş, sütlenmiş ve yavrularını doyurmak için geri
gelmişti.
Anne köpek bu şekilde
yavrularını bir aya yakın gidip gelip emzirdi ve büyüttü.
Yavrular ayaklanınca da
artık çok fazla dışarı gitmemeye başladı. Çünkü yavrular daha çok bizim
verdiğimiz yemekleri yiyor, annelerini daha az emiyordu.
Ben kendi kendime onun
dışarı sık gitmeyişini bizim verdiğimiz yiyecek için sanıyordum; ama
gördüklerim karşısında yanıldığımı anladım.
İnşaata her gün çok kamyon
girip çıkıyordu ve artık ayaklanan yavrular bu kamyon trafiğine aldırmadan
oralarda dolanıyordu.
Meğer anne köpek bu
tehlikeyi fark etmiş; kamyoncuların yavrularına zarar vermemesi için oralarda
onları gözetmek için eskisi gibi dışarı çıkmıyormuş.
Bu şekilde hem
emzirerek, hem de tehlikelere karşı yavrularını gözeterek iki ay daha oralarda
dolaştı. İnşaatın bodrumunda yavrularıyla yatıp kalktı.
Bir sabah geldiğimde
bekçi “abi bizim köpek gitmiş” dedi. “Daha bir iki gün önce buralardaydı”
dedim. “Yok abi iki gündür gözükmüyor” dedi.
Gerçekten anne köpek
daha sonra hiç gözükmedi. Hamile olarak gelmiş yavrularını güven içinde
doğurmuş ve onları kendi kendine yeterli olarak yetiştirdikten sonra geldiği
yere; sokağa dönmüştü.
O günden sonra sokakta
ne zaman bir köpek görsem, hele hamileyse aklıma o anne köpek gelir gider o
hamile köpeği severim.
O günden sonra her zaman
hayvanlara sevgiyle baktım, hep onlara yardımcı olmaya çalıştım. Çünkü onlar
bunu hak ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder