17 KASIM 2015 tarihinde Radikal blogda aynı başlıkla yazıp paylaştığım bir yazı. Sanırım aynı soru bu günün de gündemi
17.11.2015 15:35:33
- Parlamento'da akşam saatlerinde milletvekillerinin kapılarının altından atılan pusulalarda "Meclise yılan sokma" yazılı pusulalar atılmış.
- Meclis güvenlik amirleri bu pusulaları atanların kimliklerine ulaşmaya çalışıyormuş.
- İnsan mecliste milletvekillerinin kapıların altından böyle pusulaların atıldığını okuyunca ister istemez irkiliyor.
- 7 Haziran seçimlerinden sonra yükselen şiddet ve beraberinde kin ve nefret söylemleri, insanların kitleler halinde öldürülmesi, Güneydoğu'da kimi illerde günlerce süren çatışma, sokağa çıkma yasakları; bu yasakların kaldırılmasından sonra medyaya düşen resim vb. bilgilerin üstüne siyaset için en güvenli yer olması gereken mecliste kimi milletvekillerinin "yılan" diye tanımlanıp meclise sokulmamasını isteyen çağrılara muhatap olması sanırım siyasetin, partilerimizin sorgulaması ve durup düşünmesi gereken önemli bir durum.
- Bir süredir yazılarımda yaşanan süreçle ilgili kaygılarımı paylaşıyorum.
- Paylaşımları okuyan bir arkadaşım yorumunda "senin bu Kürt hayranlığın nereden geliyor?" diye sormuş.
- Yani paylaşımlarımdan ve barışa yönelik kaygılarımdan benim Kürtlere hayran olduğumu çıkarmış o arkadaşım.
- Yukarıda mecliste milletvekillerine yönelik atılan tehditvari bildiriler, doğu ve güneydoğudaki çatışmalarda asker ve polis öldürülmesi sanırım Türk halkında Kürtlere karşı bir nefret oluşmasına neden oluyor.
- Bunun karşıtı sokağa çıkma yasağı süresince güvenlik güçleriyle PKK arasında sıkışan bu sırada öldürülen insanlar, yakılan yıkılan şehirler nedeniyle ya da PKK yı 'Kürt Halkının kurtuluşu için savaşan örgüt' diye düşünüp oraya katılan ve çatışmalarda öldürülen Kürt gençlerinin ailelerinin medyaya yansımayan tepkilerde Türk Halkına kin ve nefret duyuluyor sanırım.
- Benim burada işaret etmek istediğim de bu zaten. Yani her iki halkın birbirine yönelik artan öfkesi ve nefreti.
- Bu nefret ve öfkenin Kürt Türk bütün Türkiye Halkının geleceğini cehenneme çevirme tehlikesi.
- Burada 'bana göre' Kürt ve Türk tarafında kimilerinin "ne olur biz de savaşırız" diye keskin milliyetçi söylemleri veya iki halk arasında oluşan düşmanlığa umursamaz davranışlar yukarıda işaret ettiğim cehenneme dönecek geleceğin adeta tuzu biberi oluyor.
- Yazdıklarıma "sende bu Kürt hayranlığı nereden geliyor?" diye soranların göremediği gerçek bu.
- İki gün boyunca G 20 zirvesinde Işid terörüne işaret edildi. Sanki Işid saldırılarıyla dünyanın sonunun geldiği gibi bir çığlıkla Işid'e karşı ortak savaşımdan söz edildi.
- Ancak aynı Zirve'de örneğin "Türkiye'de Kürt ve Türk Halkı arasında yükselen düşmanlık gündeme geldi mi?" bilmiyorum.
- Belki "bize ne bu Türkiye'nin iç meselesi" demişlerdir.
- Burada öyle deyip öte yandan Suriye'deki gelişmeleri "bize ne? Bu Suriye'nin iç meselesi" demeyip Suriye'nin içini karma karışık eden emperyalizmin bu ikili kışkırtıcı yüzü bana göre Işid tehlikesinden daha çok tehlikeli.
- Onun için "gelin biz yine Türklerin Kürtleri; ya da Kürtlerin Türkleri düşünüp, sevmesini ve birlikte bir arada yaşamanın yollarını aramalarını savunalım".
- Yok eğer bırakın ırkçılığı, kimi milliyetçi, şöven duygularla "bana ne Kürt'ten? Öldürür geçeriz" veya "bana Türk'ten? Öldürür geçeriz" gibi zavallılıktan kaynaklanan ahmaklıkların esiri olursak o zaman emperyalizm gelir burnumuzun dibinde Kürt Türk, ya da Arap veya Müslüman, Yezidi, Alevi, Şii, Sünni ve hatta Hıristiyan 'hiç bir etnik kimlik ve din farkı tanımadan' hepimizin yaşamını cehenneme çevirmeye devam eder.
- Onun için lütfen öncelikle siyasetin parlamento zemininde yaşanması ve sorunların parlamento zemininde çözülüp, barış içinde demokratik yaşamın parlamento zemininde kurgulanmasını önleyici her davranışa hep birlikte karşı çıkma kararlılığında buluşalım.
- O zaman kimi yılanlar parlamento güvenliliğini hiçe sayarak milletvekillerine yönelik tehdide cesaret bile edemezler.
- Yok eğer parlamento zemininde siyasetin koşulları ortadan kalkarsa veya kalkması umursanmazsa; o zaman kimsenin kimseye "dağa çıkma" veya "eline silah" alma deme hakkı olmaz. Olsa da hükmü olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder