28 Kasım 2016 Pazartesi

TÜRKİYE'NİN GÜNDEMİ


13 Ekim 2010 tarihinde Radikal blogdan paylaştığım hiç dokunmadan 28 Kasım 2014 günü tekrar paylaştığım aşağıdaki yazı gündem çok denk düşünce tekrar paylaştım.


5,0
13.10.2014 13:40:23
A+ A-
Türkiye'de gündem değirmen taşı dönüyor. Ve sanki dönerken de Kürt Türk Alevi Sünni Türkiye Halkının geleceğini öğütüyor gibi.

Onca umutla yola çıkılan ve oluşan çatışmasızlıkla geniş halk yığınlarına "oh!" dedirten etnik kimlik çatışmasının ölümlerin, öldürmelerin artık olmayacağı inancı duyulan süreçte şimdi taraflar birbirini tehdit eder duruma geldi.

Yanı başımızdaki yangının giderek bütün ülkeye de sıçrama tehlikesi artarken iktidar muhelefet bu tehlikeye karşı yek vücut olması gerekirken aralarındaki düşmanlık 'sanki' taraftarlarını birbirine karşı kışkırtır noktaya geldi.

Cumhurbaşkanı meydanlarda sürekli tehdit yağdırıyor ve bunu meydanlara topladığı insanlara alkışlatıyor.

Kobane'deki olası Işid katliamına karşı kitleleri meydanlarda desteğe çağıran HDP olaylar çığırından çıkınca 'sanki' ortalıktan kayboluyor. 

Cumhurbaşkanı PKK'ye, HDP'ye veryansın ederken henüz yandaş olmamış kalemlerin yazdığına göre başbakan Öcalan kartını kullanıp Öcalan'dan olaylara son verilmesi çağrısını yapmasını istiyor.

Öcalan'ın İmralıdan gönderdiği mektubu kendinden açıklama beklenen HDP yetkilileri okurken 'Öcalan'ın elçiliğine soyunmuş' görüntü içindeydiler.

Başbakanın yabancı kanallara Suriye politikasından vazgeçmediklerini açıkladığının hemen sonrasında Türkiye'ye gelip ilgilerle konuşan ABD'li yetkililer Türkiye ile her konuda anlaştıklarını söylüyorlar.

Bu anlaşılan konularla ilgili bırakın halkı muhalefet liderlerinin bile haberi yok izlenimi var.
İran bizim başbakanın Esad'ın gitmesini şart koşmasından hemen sonra 'Esad giiderse İsrail'in güvenliği tehlikeye düşer' derken hem Türkiye'ye hem de ABD'ye adeta tehdi etti.
Cumhurbaşkanı "Kobane'den bize ne?" diye kükrerken Rus devlet başkanına telefon edip 'Îşid'le birlikte savaşı konuştukları' haberi gazetelere düştü.

Kobane ile dayanışma amacıyla yapılan destek eylemlerinde olaylar çığırından çıktı. Polisin silahını bile belinden kapıp kaçanlar oldu. ATM'ler, mağazalar yandı kül oldu. Bingöl'de emniyet müdürü öldürüldü. Ama çıkan onca olaya rağmen doğru dürüst fail bulunmazken sadece cumhurbaşkanın "bunları yapanlar" diye başlayan 'çok sert önlemler alınacak. 

Kimsenin gözünün yaşına bakılmayacak" diye devam eden meydanlardaki tehditleri çınladı.
HSYK seçim sonuçları ile çok kaygılı olan Adalet Bakanı ve iktidar çevreleri seçim sonuçlarından çok memnun olduklarını açıkladılar.

Adalet Bakanı "cemaatin kurmak istediği hegomanyaya hakim ve savcılar son verdi" derken diğer adaylara ve onlara oy verenlere "cemaatçi" suçlaması yaptığının 'sanki' farkında değildi.
Böyle ikiye ayrılmış görünümü veren yargıyla 'adalet nasıl sağlanır? Sağlanır mı?' umurunda bile değil görüntü içinde seçim sonuçlarının sevinci içindeydi.

Medya HSYK seçimlerini hükümetin adayları kazandı diye haber olarak verirken yargının ikiye ayrıldığını ve yargıda iktidarın vesayetinin oluştuğunu ifade ediyordu.

Cumhurbaşkanı her konuda olduğu gibi HSYK seçim sonuçlarıyla ilgili konuştu ve değerlendirmesi Adalet Bakanıyla aynıydı.

 1. Ordu komutanı "her türlü harbe razı olmalıyız" demiş.

Bütün bunlar olurken sosyal medyada tam bir curcuna hakim.

Kobane eylemlerinden yola çıkarak başlatılan tartışmalardaki yazı ve yorumlara bakınca  konunun Geziden itibaren alınıp Kobane ve Kobane ile dayanışmanın birlikte değerlendirildiği, bu değerlendirmeyi yapan kendilerini 'aydın, entelektüel' diye tanıtan çevreler Kürt ve Türk Halkının duyarlı kesimlerini karşı karşıya getirdiklerinin hiç farkında değil gibiydiler.

Üniversitelerde 'karşılıklı denen' çatışmalar artıyor.

Ekonomide usulca 'sert' önlemler alınmaya başladı. Ekonomik yönden iktidar sonunda geri adım attı.

Bir dizi zam yapılırken 'iğneden ipliğe' zam kapıda. İktidarın İMF nin işçi haklarının tırpanlanması anlamına gelen önerilerini kabul ettiği haberleri var. Henüz tam teslim olmamış yazarlar yazılarında bu olan bitene bakıp cumhurbaşkanına 'sanki kaşla gözle ikaz eder gibi' kızdırmadan gittiği yolun demokrasiye ters olduğunu hatırlatıp uyarmaya çalışıyor.
Yukarıda yazdıklarım gündemde hemen göze çarpan konu başlıkları.

Yukarıda da yazdım; Türkiye'de gündem değirmen taşı gibi hızla 'sanki' Kürt Türk Alevi Sünni Türkiye Halkının geleceğini öğütürken 'Kürt Türk Alevi Sünni' Türkiye Halkının kendilerini 'aydın-entelektüel' diye tanıtanı, aydını, yarı aydını, solcusuyla birlikte seksen milyona yaklaşan 'farklı siyasal eğilimde olduğu söylenen' Türkiye Halkı bu konu başlıklarıyla ifade etmeye çalıştığım gündemin farkında mı? Ne kadar farkında?

Bu yazıyı okuma zahmetine katlananlar bu konuda 'neler düşünüyor?' bilmiyorum; ama ben yine de bir hatırlatayım dedim.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder