13 Ekim 2010 tarihinde Radikal blogdan paylaştığım hiç dokunmadan 28 Kasım 2014 günü tekrar paylaştığım aşağıdaki yazı gündem çok denk düşünce tekrar paylaştım.
5,0
13.10.2014 13:40:23
Türkiye'de
gündem değirmen taşı dönüyor. Ve sanki dönerken de Kürt Türk Alevi Sünni
Türkiye Halkının geleceğini öğütüyor gibi.
Onca umutla
yola çıkılan ve oluşan çatışmasızlıkla geniş halk yığınlarına "oh!"
dedirten etnik kimlik çatışmasının ölümlerin, öldürmelerin artık olmayacağı
inancı duyulan süreçte şimdi taraflar birbirini tehdit eder duruma geldi.
Yanı
başımızdaki yangının giderek bütün ülkeye de sıçrama tehlikesi artarken iktidar
muhelefet bu tehlikeye karşı yek vücut olması gerekirken aralarındaki düşmanlık
'sanki' taraftarlarını birbirine karşı kışkırtır noktaya geldi.
Cumhurbaşkanı
meydanlarda sürekli tehdit yağdırıyor ve bunu meydanlara topladığı insanlara
alkışlatıyor.
Kobane'deki
olası Işid katliamına karşı kitleleri meydanlarda desteğe çağıran HDP olaylar
çığırından çıkınca 'sanki' ortalıktan kayboluyor.
Cumhurbaşkanı
PKK'ye, HDP'ye veryansın ederken henüz yandaş olmamış kalemlerin yazdığına göre
başbakan Öcalan kartını kullanıp Öcalan'dan olaylara son verilmesi çağrısını
yapmasını istiyor.
Öcalan'ın
İmralıdan gönderdiği mektubu kendinden açıklama beklenen HDP yetkilileri okurken
'Öcalan'ın elçiliğine soyunmuş' görüntü içindeydiler.
Başbakanın
yabancı kanallara Suriye politikasından vazgeçmediklerini açıkladığının hemen
sonrasında Türkiye'ye gelip ilgilerle konuşan ABD'li yetkililer Türkiye ile her
konuda anlaştıklarını söylüyorlar.
Bu anlaşılan
konularla ilgili bırakın halkı muhalefet liderlerinin bile haberi yok izlenimi
var.
İran bizim
başbakanın Esad'ın gitmesini şart koşmasından hemen sonra 'Esad giiderse
İsrail'in güvenliği tehlikeye düşer' derken hem Türkiye'ye hem de ABD'ye adeta
tehdi etti.
Cumhurbaşkanı
"Kobane'den bize ne?" diye kükrerken Rus devlet başkanına telefon
edip 'Îşid'le birlikte savaşı konuştukları' haberi gazetelere düştü.
Kobane ile
dayanışma amacıyla yapılan destek eylemlerinde olaylar çığırından çıktı.
Polisin silahını bile belinden kapıp kaçanlar oldu. ATM'ler, mağazalar yandı
kül oldu. Bingöl'de emniyet müdürü öldürüldü. Ama çıkan onca olaya rağmen doğru
dürüst fail bulunmazken sadece cumhurbaşkanın "bunları yapanlar"
diye başlayan 'çok sert önlemler alınacak.
Kimsenin gözünün yaşına
bakılmayacak" diye devam eden meydanlardaki tehditleri çınladı.
HSYK seçim
sonuçları ile çok kaygılı olan Adalet Bakanı ve iktidar çevreleri seçim
sonuçlarından çok memnun olduklarını açıkladılar.
Adalet Bakanı
"cemaatin kurmak istediği hegomanyaya hakim ve savcılar son verdi"
derken diğer adaylara ve onlara oy verenlere "cemaatçi"
suçlaması yaptığının 'sanki' farkında değildi.
Böyle ikiye
ayrılmış görünümü veren yargıyla 'adalet nasıl sağlanır? Sağlanır mı?' umurunda
bile değil görüntü içinde seçim sonuçlarının sevinci içindeydi.
Medya HSYK
seçimlerini hükümetin adayları kazandı diye haber olarak verirken yargının
ikiye ayrıldığını ve yargıda iktidarın vesayetinin oluştuğunu ifade ediyordu.
Cumhurbaşkanı
her konuda olduğu gibi HSYK seçim sonuçlarıyla ilgili konuştu ve
değerlendirmesi Adalet Bakanıyla aynıydı.
1. Ordu
komutanı "her türlü harbe razı olmalıyız" demiş.
Bütün bunlar
olurken sosyal medyada tam bir curcuna hakim.
Kobane
eylemlerinden yola çıkarak başlatılan tartışmalardaki yazı ve yorumlara
bakınca konunun Geziden itibaren alınıp Kobane ve Kobane ile
dayanışmanın birlikte değerlendirildiği, bu değerlendirmeyi yapan kendilerini
'aydın, entelektüel' diye tanıtan çevreler Kürt ve Türk Halkının duyarlı
kesimlerini karşı karşıya getirdiklerinin hiç farkında değil gibiydiler.
Üniversitelerde
'karşılıklı denen' çatışmalar artıyor.
Ekonomide
usulca 'sert' önlemler alınmaya başladı. Ekonomik yönden iktidar sonunda geri
adım attı.
Bir dizi zam
yapılırken 'iğneden ipliğe' zam kapıda. İktidarın İMF nin işçi haklarının
tırpanlanması anlamına gelen önerilerini kabul ettiği haberleri var. Henüz tam
teslim olmamış yazarlar yazılarında bu olan bitene bakıp cumhurbaşkanına 'sanki
kaşla gözle ikaz eder gibi' kızdırmadan gittiği yolun demokrasiye ters olduğunu
hatırlatıp uyarmaya çalışıyor.
Yukarıda
yazdıklarım gündemde hemen göze çarpan konu başlıkları.
Yukarıda da
yazdım; Türkiye'de gündem değirmen taşı gibi hızla 'sanki' Kürt Türk Alevi
Sünni Türkiye Halkının geleceğini öğütürken 'Kürt Türk Alevi Sünni' Türkiye
Halkının kendilerini 'aydın-entelektüel' diye tanıtanı, aydını, yarı aydını,
solcusuyla birlikte seksen milyona yaklaşan 'farklı siyasal eğilimde
olduğu söylenen' Türkiye Halkı bu konu başlıklarıyla ifade etmeye
çalıştığım gündemin farkında mı? Ne kadar farkında?
Bu yazıyı
okuma zahmetine katlananlar bu konuda 'neler düşünüyor?' bilmiyorum; ama ben
yine de bir hatırlatayım dedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder