28 Eylül 2016 Çarşamba

MOR DÜĞME



Anneanne sabahtan beri aranıyordu. Odaya salona baktı; yattığı odaya tam iki kere dipten tırnağa aradı. Öfkeyle salona geldi “yok! Yok! Yok! Sabahtan beri aramaktan başım döndü bulamadım” diye söyleniyordu.
Kızı “anne yine neyi kaybettin?” dedi.
Annesi son zamanlarda çekilmez olmuştu. Çocuk gibiydi. Bir söylediğini belki yüz kere tekrar ediyordu. Kızı “buna da şükür; teyzem alzaymır olmuş. Teyze kızım bütün dünyadan elini eteğini çekti, onunla uğraşıyor. Annem ise sadece biraz unutkan… Yoksa her şeye aklı eriyor maşallah” diye içinden geçirdi.
Gerçekten son zamanlarda annesi biraz fazla dırdır olmuş; bir söylediği şeyi on kere tekrar ediyor; çocuklara söyleniyor, hiç bir şeyi beğenmiyordu.
Kocası sağ olsun annesinin dırdırı başlayınca kıskıs güler “sana Allah kolaylık versin” diye onunla dalga geçerdi.
Bu sırada içinden “oh olsun” derdi. Ama öyle söylemekte haklıydı. Çünkü kendi annesine karısının nasıl dırdırlandığını hiç unutmamıştı.
Babası ölünce annesini kardeşleriyle sırayla bakarken sıra ona geldiğinde karısının gözleri tepesine çıkar hasta olup yatardı. Annesinin onda kaldığı iki aylık süreyi ona cehennem ederdi. Şükür annesi ölmüş, karısının dırdırından kurtulmuştu.
Annesi öldükten sonra kayınpederi vefat edince karısı da annesini yanına almak zorunda kalmıştı. Onlar iki kardeş olduğu için kayınvalidesi kızlarının yanında tam altı ay; onun annesinden tam üç misli fazla zaman kalıyordu.
Kendi anneciği o iki aylık sürede hiç ağzını açmaz bir köşede sepsessiz otururdu. Kayınvalidesi öyle mi? Evde her şeye karışır; torunlarıyla atışır ortalığı kırıp geçirirdi.
Son zamanlarda bir de unutkan olunca dırdırı hiç çekilmez olmuş; kızı bile yaka silkiyordu.
Hatta bir gün kocasına “senin anneni çok istememiştim. Allah sanki bana ceza verir gibi annemi bu hale getirdi” diye yakınmıştı.
Kocası onun bu sızlanmasına hiç tepki vermemişti. Çünkü adı gibi biliyordu; karısına “haklısın” falan gibi bir şey söylese; karısı annesinden sızlanmayı bırakır “sen benim anneme laf söyleyemezsin” diye ona saldırırdı.
Adam yıllardır karısına alışmış; evde ona göre davranıyordu. Bu şekilde davrandığı için karısı saldıracak bir şey bulamadığından kavgasız gürültüsüz yaşayıp gidiyordu.
Şimdi de kayınvalidesi kaybettiği şeyi bulamayıp söylenmeye başlayınca karısının bunalıp tepki gösterdiğini görmüş; onların bu durumuna kıskıs gülüyordu.
Karsının bu öfkeli haliyle için için eğlenirken kayınvalidesine “anneciğim ne kaybettin? Söyle de berber arayalım” dedi.
Kayınvalide damadının sorusu üzerine öfkeyle ona baktı “elinin körünü kaybettim; sen işine bak” diye tersledi.
Karısı kocasının söylediklerini ve annesinin cevabını duymuş, annesinin ters cevap verdiğini fark etmişti. “Ya sabır” deyip annesine “anneciğim kocama ne kızıyorsun? Adam sana yardım teklif etti. Söyle bana canım ne kaybettin?” dedi.
Kayınvalide kızının kocasına arka çıkmasına kızmış; söylenecekti. Kendini tuttu “kazağımın düğmesi kopup düşmüş; onu arıyorum” dedi.
Bu sırada damat hemen divanın dibinde düğmeyi görmüştü. Alıp “düğme burada” diyecekti. Kadının ters cevabı ve karısının kendi annesine ters davranışı aklına geldi; düğmenin üzerine ayağını bastı.
Karısı “anneciğim bir düğme için ortalığı birbirine katmaya değer mi? İşlik kutusunda dolu düğme var; birini alıp dikelim” dedi. Kızının bu sözlerine kayınvalide daha öfkelendi. “O mor düğmeydi. Senin işlik kutusunda o renk düğme mi var?” dedi.
Kadın annesinin bütün tersliği üstünde diye düşündü gidip işlik kutusunu alıp geldi. İşlik kutusunda dolu düğme vardı. Onları ortadaki masanın üstüne döktü. Annesine “gel bakalım, burada çok düğme var” dedi.
Annesi geldi; birlikte bütün düğmeleri tek tek annesinin istediği düğmeye benziyor mu diye bakıyorlardı.
Adam onların düğmelere daldığını fark edince eğilip ayağının altındaki düğmeyi alıp çabucak cebine attı ve onları seyre başladı.
Kadın annesine “bu nasıl?” diye düğmeleri teker teker gösterip annesine beğendirmeye çalışıyordu. Annesi her gösterilen düğmeye dudak büküp “benim mor düğmem gibisi yok” diyordu.
Kadın sabırla bütün düğmeleri teker teker gösteriyordu. Annesi “yok bu değil, mor düğmem” dedikçe kadın başka düğme gösteriyordu.
Kutudaki bütün düğmeler bitince kadın birden öfkeyle kutuyu yere fırlattı “yetti be anne! Mor düğme! Mor düğme! Sen beni delirtecekmisin? Tutturdun bir mor düğme diye. Yok! Yok işte!” diye bağırdı. Bu sırada kayınvalide kızının sinirlenip bağırması karşısında büzülmüş “ben kötü bir şey mi dedim? Mor düğme dedim hepsi bu” diye söyleniyordu.
Adam karsını ve kayınvalidesini bir süre seyretti; sonra odadan çıkıp ayakkabılarını giydi ve sokağa çıktı.
Bu sırada içinden “sen anama az çektirmedin. Şimdi kendi anan sana çektiriyor; oh! olsun” derken çok mutluydu.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder