1 Aralık 2015 tarihinde yazıp paylaştığım yazıyı aşağıda tekrar paylaştım. Çünkü terör giderek sıradanlaşıyor.
Bizde terör deyince güvenlik kuvvetlerine silahlı saldırı veya kitlelere yönelik bombalı saldırı anlaşılır. Yani terör deyince sadece ekranlara düşen şehit cenazeleri ve bombalı saldırıların algılanması.
İş güvenliği alınmayan iş yerlerinde işçi cinayetleri, şehirlerde yoğunlaşan; yoğunlaştığı kadar sıradanlaşan trafik terörü; insanların ulu orta birbirine silah sıkması veya sıradanlaşan kadın cinayetleri toplumsal terörün diğer bir yanıdır; ama bunlar giderek kanıksandığı için terör sayılmaz.
Öyle olunca; yani niteliği ne olursa olsun kitleleri tedirgin eden ister iş güvenliği sağlanmadığı için Soma'da veya Siirt'te olduğu gibi toplu işçi katliamı olsun; ister her gün bir yerde bir kadının öldürülmesi olsun; ister yargıya güven kalmadığı için cadde ve sokaklarda insanların birbirinden silahla hesap sorar hale gelmesi olsun; ister üç gün önce Adana'da oluğu gibi eğitimi öğretimi tarikatlara terk edilen çocukların çok basit önlemler alınmadığı için cayır cayır yakılması olsun; bunların hepsi sıradan adli vakalara dönüşür.
İçinde yaşadığımız coğrafyanın netameli haline bakınca bana göre en büyük tehlike de budur.
Aşağıdaki geçen yıl Türkiye'de Avrupa'da üst üste toplu katliamlar; bunun dünyada ve bizim toplumda algılanması üzerine yazmıştım.
01.12.2015 23:00:29
- Merhaba; geçtiğimiz gün Radikal’den Murat Yetkin bir yazısında Kanada’nın Halifaks şehrinde toplanan Uluslar arası Güvenlik Zirvesinde ‘terörün sıradan hayatları tehdit eder hale gelmesi tehlikesi tartışılacak’ gibi ifade kullanmıştı.
- Örnek olarak da trenlerin kitle taşıması yaptığına işaret ederek “böyle yerlere düzenlenecek saldırıların kitlesel ölümlere neden olabileceğini” yazmıştı.
- Gerçekten Paris’te, Ankara’da yapılan saldırılara benzer saldırıların kitle ulaşım araçlarında yapılmasının sonuçlarını insan düşünmek bile çok ürkütücü.
- Bir de o saldırılarda sağ kurtulanların psikolojilerindeki tahribat var ki; bu bana göre can kayıpları kadar hasar veriyor kitlelere.
- Bu akşam Bayrampaşa’da bir bomba haberi düştü ekrana. Bu haber üzerine eminim İstanbul dışında oturan ve İstanbul’da oğlu kızı veya bir yakını olanlar irkilmiş; çoğu kimseler telefona sarılmıştır bile.
- Yani hepsi telaşla yakınlarına “aman inşallah sizde bir şey yoktur!” demiş veya demeyi düşünmüştür.
- Hem haberi veren spiker de öyle bir şey demişti. Yani saldırının Çevik Kuvvet polislerine yapıldığı yönünde olduğu ve can kaybı olmadığı yönünde.
- İşte beni korkutan da bu; yani "ohh! can kaybı olmamış" gibi
- Sanırım terör saldırılarının en büyük tehlikesi de bu. Yanı insanları bir yandan terörize edip yıldırırken; diğer yandan "Oh! Bize bir şey olmamış" diye terörün sıradanlaşması.
- Terör saldırılarına karşı önlemlerde asıl üzerinde durulması gereken de budur; yani bu sindirilmeyle birlikte hayatın olağan akışı içinde terörü kabullenme.
- Yani terörün gündelikleşmesi.
- Yani tıpkı her gün terörü, kitlesel ölümleri yaşarken gündelik yaşam kaygıları içinde hayatı umursamadan yaşayan Afganistan veya diğer Ortadoğu ülkelerinin psikolojisi içine gömülüp kalmak.
- İşte burada asıl önemli olan da budur. Bu psikolojinin nasıl aşılacağı sorusuna doğru cevap verebilmektir.
- Aslında demokrasiyi içselleştirmiş ülkelerde bu sorunun nasıl aşılacağının cevabı belli. Yani teröre karşı kitlesel demokratik tepki vermek gibi.
- Örneğin bir Paris saldırısıyla batı dünyası adeta ayağa kalktı. Tepkiler çığ gibi büyüdü.
- Terörin kaynağı Işid'e karşı savaş ilan edilirken Paris'te insanlar kitlesel olarak terörden korkmadıklarını kanıtlamak için meydanlara aktı.
- Bizde yakın zamanda öneğin Roboski'de terörist diye insanların üzerine bomba yağdı. Reyhanlı'da katliam oldu. Suruç'ta, Ankara'da insanlar katledildi. Diyarbakır'da binlerce insanı katletmek için bomba patlatıldı.
- Bunların hepsinde biz "ölen kimdenmiş?" diye sorduk. "Onlar da oraya gitmeyiversin" dedik veya takım tutar gibi siyasi tepkilerle olaylara yaklaştık.
- Paris saldırısında Fransa cumhurbaşkanı ekranların karşısında bu saldırıyı düzenleyenlere tepki gösterip; adeta onlara savaş ilan ederken bizim siyasi ikidar, devleti yönetenler bizdeki saldırırları ya görmezden geldi; ya da saldırıya uğrayanları suçlama yoluna gittiler.
- Ama Bayrampaşa'da patlayan bombadan anlaşılan; biz de bu saldırılara hazır olmalıyız
- Peki buna hazırmıyız?
- Yani demokratik ülkelerde olduğu gibi teröre kitlesel demokratik tepki vermeyi becerebilecek miyiz?
- Yani sıradanlaşma tehlikesi olan teröre karşı 'anti demokratik uygulamalarla sindirilmiş, yılgınlaşmış yurttaş bilincinin yaygınlığı içindeki' ülkemizde kitlesel demokratik tepki gösterebilecekmiyiz?
- Sanırım hepimizin kendimize bu günlerde sormamız gereken soru.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder