Bir yil once imzalanan ILO sozlesmesiyle ilgili yazim sayfama dusunce aklima Siirteki maden kazasi geldi
01.12.2014 09:50:52
- Türkiye nihayet İLO sözleşmesini imzalamış.
- Radikal'deki haber böyle...
- Haber analizde "Son zamanlarda ülkemizde iş kazalarındaki artış beraberinde bazı eleştirileri de beraberinde getirdi" deniyor.
- Bu eleştirilerin en başında da İLO sözleşmesinin imzalanmamış olmasının geldiğini yazıyor. Ve iktidarın bu yoğun eleştiriler üzerine iş yeri kazalarını önlemek için aldığı bir dizi tedbirlerin yanında 'nihayet' İLO sözleşmesini de imzaladığı belirtiliyor.
- Kuşkusuz İLO sözleşmesinin imzalanması ve hükümetin iş kazalarını önlemek için bir dizi yasal önlemler alması çok önemli.
- Ama bana göre ondan da önemli olan 12 Eylül faşist cuntasından devralınan işçilerin sendikalaşmasını çok zora sokan; adeta sendikalaşmayı önleyen yasalarla işçilerin sendika seçme özgürlüğünü engelleyen yasaların da yürürlükte kaldırılması. Çünkü o yaslar uygulamada olduğu sürece İLO sözleşmesi tek başına hiçbir şey ifade etmez.
- Demokrasiyle yönetilen bütün çağdaş ülkelerde işçilerin iş ve iş yeri güvenliği hükümetler ve sendikaların iş birliğiyle sağlanıyor.
- Yani sendikalar iş hayatında etkili olamadıkça; işçiler kendi güvendiği ve istediği sendikayı özgüce seçemedikçe hiçbir sözleşme 'buna İLO ile imzalanan sözleşme de dahil' işçilerin iş ve işyeri güvenliğini sağlayamaz. İş ve işyeri güvencesinin teminatı olamaz.
- İktidarlar İLO sözleşmelerine uymazsa ve imzalan sözleşme gereği denetim yetkisi olan İLO yetkilileri gelip denetleme yapsa ve sözleşme hükümlerine uyulmadığını tespit etse bunu ancak rapor olarak yayınlayıp o ülkeyi kınayabiliyor. Onun ötesinde İLO sözleşmesine uymamanın cezai yaptırımı yok. Kaldı ki; bu ceza olsa olsa para cezası olur. İşçi düşmanı iktidarlar bu parayı öder; ama sözleşme hükümlerini yine uygulamazlar.
- Bu nedenle işçilerin iş ve işyeri güvenliği iktidarların insafına bırakılamayacak kadar önemlidir.
- Son iş yerlerinde işçi katliamları gösterdi ki; iş yerlerinde örgütlü güdümlü sendikalar denetim görevlerini ve iş yeri örgütlüğüyle işçilere olumsuz koşullarda çalıştırılmasını ve öldürülmesini engelleyememiştir. Çünkü sendikalar işçilerin benimsediği örgütler değil; mevcut yasaların işçilerin sendika seçme ve örgütlenme özgürlüğünü kısıtlaması sonucu işverenlerle işbirliği halinde sendikalardır. Ayrıca yine sendikalaşmayı engelleyen yasaklar nedeniyle Türkiye'de kayıtlı işçilerin çok azı 'sarı da olsa' sendikalıdır.
- Onun için İLO sözleşmesinin imzalanmasının yanı sıra bizde uygulanan 12 Eylül yasalarının mutlaka iptal edilmesi gerekiyor.
- Umarım işyeri cinayetlerinden ve bunun olumsuz sonuçlarından bezmiş olan iktidar imzaladığı İLO sözleşmesinin yanında o sendikalaşmayı ve sendika seçmeyi engelleyen yasaları yürürlükten kaldırır.
- Umarım muhalefet konunun öneminin farkında İLO sözleşmesinin imzalanma sıcaklığı içinde iktidara sendikal yasakların kaldırılması için baskı yapar.
- İLO sözleşmesinin imzalandığı haberi bende bu düşünceleri uyandırdı.
Yazınıza manşet olarak seçtiğiniz görseli görünce arkadaşım medyanın çok az yer verdiği konuyu yazmış diye sevindim. Fakat bir tek sözcükle bile Siirt-Şirvan katliamına yer vermediğinizi görünce üzüldüm.
YanıtlaSilMerhaba dostum. Yazım geçen yıl yazdığım facebookun hatırlattığı bir yazı. Onu aynen paylaştım.
YanıtlaSilGirişinde de "Bir yıl önce imzalanan ILO sözlesmesiyle ilgili yazım sayfama düşünce aklıma Siirteki maden kazası geldi" diye bir ifade kullandım. Yanı yazım iş yeri cinayetleriyle ilgili genel bir değerlendirmeydi. Sanırım bu durum dikkatinizden kaçmış.