17 Aralık 2016 Cumartesi

KAHRAMANMARAŞ SALDIRISI ÖNCESİ KAHRAMANMARAŞ'TAN BİR GÖZLEM



  •  
  • Kahramanmaraş'ta 1978 yılında 19 Aralık gecesi başlayan ve anaların karnındaki bebeklere varıncaya kadar kadın kadın erkek, yaşlı genç insanların katliamını kutlamayı düşünenlerle aynı ülkenin yurttaşı olmak bile; bana göre 'en büyük zulümdür'.
  •  
  • O katliam günlerinden önce ile Kahramanmaraş'ta yaşadıklarımı aşağıda yazdım.
  •  
  • O günlerde Kahramanmaraş'ta insanların birbirlerine nasıl hoş görü ve dostlukla baktıklarını barış içinde yaşadıklarının şahidi olmuştum. O günlerde gördüklerimi burada tekrar paylaşma amacım Kahramanmaraş katliamının Kahramanmaraş halkıyla ilgisi olmadığını; tıpkı bugünlerde olduğu gibi o günlerde iktidar olanların insanları birbirine karşı kışkırttığını; o katliamların planlı düzenlediğini düşündüğüm içindir.
  •  
  • Çünkü o yıllarda bunları gözlemem olanağı bulmuştum.
  •  
  • O katliamdan bir kaç ay önce Adana’da DİSK Bölge temsilciliği seçimi vardı.
  •  
  • Bektaş Avşar, Birlik Dayanışma Gurubunun adayı idi. Ayrıca TİP’in desteklediği bir aday vardı. Sanırım bir aday daha vardı. Sonra çekilmişti.
  •  
  • Bektaş’ın, Disk delegeleri arasında kulis çalışmalarına, aktif olarak katılmıştım.
  •  
  • Bu çalışma nedeniyle, çevre illerdeki delegelerle, özellikle Genel İş delegeleriyle görüşme işini üstlenmiştim. Bu nedenle, diğer illerin yanı sıra Maraş’a gittim.
  •  
  • Maraş’a önceden hiç gitmemiştim. Arabadan inince, etrafı gözledim. Sonra kendimce uygun gördüğüm birine, Genel İş Sendikasının yerini sordum. Uzak değilmiş, tarif etti.
  •  
  • Tarif üzerine biraz arayıp, sendika binası önüne geldim. İkinci katta tabelası asılı idi. Bina eski binaydı. Biraz yüksekçe idi. Kapıdan girdim. Merdivenleri çıkarken, ara olan bir yere geldim.
  •  
  • Kapısında mescit yazılıydı. Devam edip sendikaya çıktım. Kapı açıktı, içeride üç-dört kişi vardı. Girdim selam verip kendimi tanıttım. O kişilerden biri, adının Bektaş olduğunu ve Maraş Şube Başkanı olduğunu söyledi. Diğerleri de yönetim kurulu üyeleriymiş. Onları tanıttı.
  •  
  • Birlikte başkanın odasına geçtik. Bu arada ezan okunuyordu. Üyelerden üçü namaz için izin isteyip gitti. Ben, Bektaş Amca ve bir yönetim kurulu üyesi kaldık.
  •  
  • Ben, Bektaş Amca söze başlamadan; çıkarken dikkatimi çeken mescidi sordum.
  •  
  • Bektaş Amca gayet sakin “ha o mu? Onu biz yaptırdık. Yönetimden ve üyelerden isteyenler namaz vakti inip namaz kılarlar. Cami uzak olduğu için yaptırdık” dedi.
  •  
  • Sonra ben konuya girdim. 'Niye geldiğimi, Disk Bölge seçimini' anlatıp Bektaş Avşar isimli adayı destek için geldiğimi söyledim.
  •  
  • Güldü. “Adı Bektaş’mış. Benim adaş. Haliyle ona oy veririz “ dedi. Bende onun adının Bektaş olduğunu öğrenince sevinmiştim.
  •  
  • Sohbetimiz çeşitli konularda devam etti. Az sonra namaza gidenler geldi. Onlarda sohbete katıldı. Sonra birlikte çıktık. Su deposu diye bilinen yere gittik. Oradan Maraş kuşbakışı görünüyordu.
  •  
  • Bektaş Amca, işaret ederek mahalle isimlerini saydı. Diğerleri gitmişti. Ben cesaretimi toplayıp “Bektaş Amca sen alevi değil misin?” diye sordum. “Ne fark eder erenle? Hepimiz aynı Allah'ın kulu değil miyiz? Ne fark eder?” dedi.
  •  
  • Sonra yine Maraş’ı göstererek “şu gördüğün evlerde alevi, suni koyun koyuna yaşarız. Hiç birimiz diğerine 'sen nesin?' demez 'necisin?' demez. Evvelallah kardeş kardeş yaşarız. Benim yönetim kurulu üyelerinden dördü Sünni, namazında niyazında insanlardır” diye ayrıntılı olarak anlattı.
  •  
  • Çok duygulu bir insandı. Beni evinde ağırladı. Ertesi gün vedalaşıp ayrıldık.  Onu bir de seçim günü gördüm; merhabalaştık. Bir daha hiç görmedim.
  •  
  • Epey bir süre sonra İzmir’deydim. Kahramanmaraş’ta Alevi ve Sünnilerin birbirini katlettiği haberini duyunca çok şaşırdım ve hiç inanmadım.
  •  
  • Birileri onları koyun koyuna boğazlamış, sonra da 'Alevi ve Sünniler çatıştı' demişlerdi.
  •  
  • Şimdi o günleri hatırlayınca, kulaklarımda Bektaş Amca’nın “ne fark eder erenler? Hepimiz aynı Allah'ın kulları değil miyiz?” sözü ve soruma “o mescidi biz yaptırdık. Cami uzak olduğu için, üyelerden namaz kılanlar faydalanıyor” şeklindeki cevabı yankılanır.  
  •  
  • Yukarıda yaşadıklarım yıllar önce katliamdan bir süre önce Kahramanmaraş'ta yaşadıklarımdı.
  •  
  • Aradan bunca yıl geçti. O katliamı hatırlayıp, o katliamı acıyla ve utançla anarken toplum olarak kendimizle yüzleşmemiz; o katliamı yapanları, onları orada katliam için görevlendirenleri lanetleyip; bir daha benzeri  acıların yaşanmaması için; Kürt Türk Alevi Sünni Türkiye Halkının birbiriyle barışık, dirlik içinde yaşama çabalarında çoğalmamız gerekirken yıllar önce o katliamı, insanlığın katledilişini sanki kutlar gibi bugün de adına 'terör' denen benzer saldırılarla yine insanların birbirine düşürülmek istemesine bakınca Türkiye Halkı olarak barış içinde dirlikli yaşama ne kadar uzak ve muhtaç olduğumuzu açıkça görünüyor. 

  • Başka hiç kimseyi suçlamaya gerek yok! O günden bu güne demokrasi adına her hangi bir kazanç sağlayamamış olmamızın yanı sıra terörün giderek azgınlaşmasının ayıbı sanırım hepimizin ayıbıdır.
  •  
  • Dileğim bu insanlık düşmanlarının demokrasi ve demokratik toplum savaşımı sürecinde eritilip bir daha ırkçılığın ve faşizmin hiç bir şekilde hortlamaması için Kürt Türk Alevi Sünni Türkiye Halkının içinde demokrasi hedefinde barış düşüncesinin çoğalması çabalarında yoğunlaşarak önümüzdeki süreçte demokrasinin, demokratik toplum anlayışının, barış ve dirlik içinde yaşama düşüncesinin iktidar olmasının sağlanmasıdır.
  •  
  • Yoksa pusuda bekleyen insanlık düşmanılarına yenilip faşizme geçit verirsek; bilelim ki bu insanlık düşmanları toplum olarak barış içinde dirlikli yaşama umudumuzu tümüyle öldürdükten sonra insanlığa ait bütün değerleri yitirmiş toplumsal yapımız üzerinde tepinip bayram etmekten hiç utanmayacaklardır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder