3 Aralık 2014 günü radikal blogda aynı başlıkla yazıp paylaştığım yazı
03.12.2014 09:20:37
- Önce “Gündem ne demek?” diye merak edip baktım.
- TDK'da Gündem sözcüğünün karşılığı “toplantıda konuşulacak konuların bütünü”
- Gündemin eski adı da ruznameymiş.
- Günlük yaşamda ‘gündem’ sözcüğü toplumun en faza dikkatini çeken konular olarak tanımlanıyor.
- Yani örneğin o gün herkes maçla ilgiliyse o günü asıl ilgilendiren konu unutulup maç konusu öne çıkıyor.
- Ben buradan gündem için; günlük yaşamda toplumu en çok ilgilendiren konulardan ziyade toplumun en çok ilgilendiği konular olarak tarif ediyorum.
- Her gün internet kanalıyla kolay erişilen medyada, sosyal medyada veya sohbetlerde bir ‘gündem’ lafıdır gidiyor.
- Bir kısım insan özellikle medyada hep toplumsal sorunların hep öne çıkmasını savunurken toplumun ezici çoğunluğu “bana ne onlardan”deyip ‘gaydırıgubbak’ konuları seviyor.
- Ticaret dünyası bu sevilmeyi, beğenilmeyi ve satın almayı ‘rayting’ diye tanımlanıyor.
- Yani bir ürünün alıcı miktarını ‘satın alınan veya beğenilen olarak hepsi için’ belirleyen ölçüm.
- Eğer sunulan ürün çok tutulmuşsa; o ürün çok satın alınıyor demektir. Bu durumda rayting ölçümleme değeri yüksek çıkar.
- Sunulan ürün beğenilmemişse; o zaman az alıcı bulduğu için rayting ölçümleme değeri düşük çıkar.
- Buradan da rayting için anlık kabul oranı diyebiliriz.
- Burada aklımıza “rayting ve gündemi birbiriyle ne ilgisi var?” sorusu gelebilir.
- Çok ilgisi var. Çünkü gündem de anlık kabul edilendir; yani o günün öne çıkan konusu da en çok merak edilen ve öğrenilmek istenendir.
- Burada o en çok merak eden veya öğrenmek isteyenlerin raytingi ölçülebilse kesin yüksek çıkardı.
- Hiç ilgi çekmeyen veya doğru sunulmayanları merak edip öğrenmek isteyen çıkmayacağı için rayting ölçümü düşük çıkar.
- Bizim gibi toplumun genelinin en büyük özelliği; özellikle gazetelerin iri yazılarını en çok okuması; veya ‘çok önemli konuları içerse de’ anlayamadığı konuşmalara hiç itibar etmemesidir.
- Bizde siyaset yapanlar da bu durumları iyi bildiği için; sunulan konuların toplumun sorunlarıyla ilgili olup olmadığını hiç umursamazlar.
- Çünkü bir siyasetçi için başarı söylediği veya işaret ettiği konunun toplumun çoğunluğu tarafından konuşuluyor olmasıdır.
- Bugüne kadar siyaset yapanların içinde gündem belirleme konusunda en başarılı parti AKP oldu.
- Bunu günlük yaşamı doğru izleyen herkes çok iyi fark eder.
- Örneğin; toplumu yakında ilgilendiren; demokratik yaşamı daha da sınırlayacağı kesin olan Yargı paketinin mecliste kabul edilmesini çok kişi hiç umursamazken, bu sıra öne çıkıp konuşulan veya tartışılan bedelli askerlik veya Acun’un sevgilisi oldu.
- Halbuki Yargı paketi seksen milyona yaklaşan Türkiye Halkının hepsinin demokratik yaşamını yakından ilgilendiriyor. Bedelli askerlikse belli sayıda kişinin para ödeyip askerlik yapmaktan kurtulmasını ilgilendiriyor. Acun’un sevgilisinin kim olacağı da onu ilgilendirir.
- Bunlara benzeyen geçmişten günümüzden onlarca örnek verebiliriz.
- Tamam halk sosyal ve kültürel seviyesi gereği ‘gaydırıgubbak’ konuları çok seviyor olabilir. Ama internet olanağını en kullanan adı sosyal medya denen ‘sözüm ona biraz veya çok eğitimli ve aklının çok erdiğini iddia ederek özellikle toplumsal konularda ahkam kesmeye meraklı olanların yer aldığı alana ne demeli?
- Görünen onlar ‘her gün alay edip, koyun diye aşağıladıkları’ milyonlardan hiç geri değiller.
- Örneğin Acun Ilıcalı'nın sevgilisi kim? Ona yakışıyor mu? gibi iki kişinin özeli olan konu sosyal medyanın en çok ilgilendiği konu olurken meclisin onayladığı yargı paketi için “haa öylemiymiş? Vah! Vah!” türünden bir umursamazlık olduğu gözleniyor.
- Halbuki interneti kullanan sosyal medya bugün en etkin iletişim aracı. Toplumsal muhalefetin en önemli alanı…
- Papa bile internetin insanları çok yakınlaştırdığını söyleyerek inernetin önemini vurguluyor.
- Çünkü ancak sosyal medyada gündem diye sunulan konular süzgeçten geçirilip toplumu en çok ilgilendiren konular olarak öne çıkarılabilir.
- Toplumsal muhalefet ancak böyle oluşur.
- Ama görünen ‘ırsi hastalık gibi veya uyuşturucu bağımlığı gibi’ toplumu yakından hiç ilgilendirmeyen konular daha çok alıcı buluyor, okunuyor ve daha çok gündemi işgal ediyor.
- Tivitıra düşen bilgiler, bloglarda en çok okunan konular veya facebuk denilen alanda en çok paylaşılanları görünce aklıma böyle bir değerlendirme geldi.
- Tarihte toplumsal aymazlığı; yani kendini ilgilendiren konulara umursamazlığı sonucu o toplumların başına gelen olumsuzluklar için çokça örnek vardır.
- Resmi tarihte en çok bilinen ve örnek verilen İstanbul’u Fatih ordularıyla kuşattığında o sıra İstanbul’da hükümran olanların bu kuşatmayı umursamayıp “melekler erkek mi? dişi mi?” tartışmasına daldığıdır.
- Bu bilginin yanı sıra; Sodom ve Gomora isimli şehirlerin de ‘çok gaydırıgubbaklaştıkları için’ tanrının gazabına uğradığı dinler tarihinde yazılır.
- Bunlar ‘ne kadar doğrudur?’ bilemem; ama sanırım bu örneği çok uzaklarda aramaya gerek yok. Çünkü bizim yakın tarihimizde toplumsal aymazlıklarımızın ‘bize nelere mal olduğu?’ o süreçleri atmıştan bu yana yaşayanların veya çocuklarının veya torunlarının bilgisi dahilindedir.
- ‘İnsanoğlu balık hafızalıdır’ diye bir söz vardır. Sanırım o sözün en somut örneği biziz.
- Çünkü çok kısa süre önce iki seçim yaşandı. O seçim süreçlerinde doğrularla buluşulamadığı için toplum yararına doğru sonuçlar alınamadı.
- Şu sıralar internetin nasıl kullanıldığına ve özellikle sosyal medyanın internetteki ilgi alanına bakınca bizim toplum olarak demokrasiyi içselleştirmiş demokratik toplum haline gelebilmek için ‘deyim yerindeyse’ kırk fırın ekmek yememiz de yetmeyecek.
- Bu kaygıyla dileğim siyasetin giderek kaypaklaştırdığı gündemlerle internette kaydırak oynamayı bir an önce bırakıp internet olanağını çok iyi kullanarak sosyal medyada ‘bu toplumun biraz aklı eren kesimi olanların’ gündemin gerçeğini ortaya çıkarıp milyonlarda bu gerçeği satın alanların yani benimsemeyenlerin ve o gerçeğin kaygılarını duyanların çoğalmasının sağlanması için çabalara girilmesidir.
- Yoksa giderek kaydırak haline gelen gündemlerde sağcısı, solcusu, ulusalcısı yani seksen milyona yaklaşan Türkiye Halkı olarak kayıp gideceğiz. Korkarım o sıra etrafımızdaki veya uzaklardaki ülkelerin hiç biri ayağa kalkmamız için bize elini uzatmadığı gibi teperek ‘eskaza’ ayağa kalkmamızı bile engelleyeceklerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder