BİR REKLAMIN DÜŞÜNDÜRDÜĞÜ İNSAN İRADESİNİN GÜCÜ

Merhaba;  Belgesel programını izliyordum.

Ekrana tv dizi oyuncularının ülkemizin susuzluk sorununa dikkat çeken reklamı düşünce aklıma daha önce belgesel programında izlediğim Batı Afrika'da Yakuba isimli yerli "kendine deli denmesine aldırmadan" kırk yıllık uğraşı sonucu toprağın suyu tutmasını sağlayarak Nijer'de çöl olan bölgeyi verimli arazi haline getirmesi geldi.

Yerli o röportajda kendisiyle röportaj yapan kişiye çok mütevazi bir ses tonuyla bunu; “Nijer’de verimli toprak yoktur. Arazinin büyük kısmı çöldür; ama burası bizim topraklarımız. Yani burada yaşamak zorundayız; yani ben öyle düşündüm ve burayı yaşanabilir bir yer haline getirmek için ne yapılabileceği konusunda araştırma yaptım.

Çünkü normalde yağış alıyoruz; ama bu yağmurlar toprakta hiç eğleşmeden kaybolup gidiyordu.

Kendi kendime ‘yağan yağmur suyunu toprakta tutabilirsem; yani yağmur suyunun kaybolmasını önlersem toprağın nemlenmesini sağlayabileceğimi’ diye düşündüm. Bu düşünceyle bizim orada çölün bir yerinde derin çukurla kazmaya başladım. Soranlara ‘yağmur suyunun kaybolup gitmesini önleyebilirsek; bu topraklarda pekala tarım yapabileceğimizi’ söyledim. Herkes bana ‘delirmiş bu adam’ deyip gülüyor; benimle dalga geçiyorlardı; ama ben yılmadım ve çukur kazmaya devam ettim.

Bu şekilde otuz büyük çukur kazdım. Kazdığım çukurlara doluşan termitler o çukurların içinde kendi yuvalarını yapmak için sürekli yeni delikler açıyordu. Bu şekilde benim düşünceme önemli katkı sağlıyorlardı.

Benim bu çabam yıllarca devam etti.

Bir süre sonra açtığım çukurlara şu ağaçları diktim; ama inanın ağaçların tutup tutmayacağından emin değildim. Kazdığım kuyuya dolan yağmur suları termitlerin yaptığı yuvalar içinde hapsolduğu için aradan zaman geçtikçe artık su kaybolmuyordu ve toprak giderek nem kazanmaya başlamıştı.

Sonunda kazanmıştım. Gördüğünüz gibi ağaçlarım tuttu ve artık burada tarım da yapabiliyorum.

Sizin anlayacağınız kırk yıllık uğraşı sonunda bu küçük ormanın oluşmasını sağladım. 

Şimdi Nijer’de ‘önceleri bana deli diye gülen çiftçiler’ aynı yöntemle kendilerine tarım alanları oluşturmak için çalışıyor. Öyle umut ediyorum ki! Bir süre sonra geçmişte çöl olan Nijer bu çabalar sonunda bölgenin en zengin tarım ülkesi haline gelebilecek” demişti.

Yukarıda yazdıklarım Nijer’li çiftçinin kendi yarattığı küçük ormanın içindeki ağaçların dibinde kendisiyle röportaj yapan televizyon muhabirine mealen söyledikleriydi.

Televizyonda bizim dizi oyuncularının ülkemizin giderek artan su sorununu  öne çıkaran tanıtımdaki görüntüleri ekrana düşünce Nijerli yerlinin söyledikleri aklıma geldi ve bunu İnsan İradesinin Gücü başlığıyla paylaşmayı düşündüm.

Çünkü Nijerli yerlinin gerçekleştirdiği şey tam da bu sözün karşılığıydı.

Yani insanın isterse çölleri pek ala tarım arazisine dönüştürebileceği gibi; insan isterse terör saldırılarıyla, çatışmalarla yangın yerine dönmüş; demokrasinin rafa kalktığı, hukukun gukuk olduğu ülkesini barışın, hoşgörünün egemen olduğu insanlarının kişisel özgürlüklerinin demokratik ortamda bağımsız yargı güvencesinde olduğu; işsizliğin açlığın yerini gelir dağılımda adaletin sağlandığı, laik anlayışın yaşam biçimine dönüştüğü; geleceği olan çocuklarının eğitiminin çok önemsendiği, Hes'lerle sularının kurutulmadığı, nükleer enerjinin yerini güneş enerjisinin aldığı politikanın ülke siyasetinde egemen olacağı bir ülke haline getirebilir.

Tıpkı Nijerli çiftçinin ‘arkadaşlarının deli demesine aldırmadan’ iradesini kullanarak çölü yeşerttiği gibi ‘sayısı kaç kişi olursa olsun’ gerçeğin farkında olan yurttaş iradesiyle yukarıda yazdıklarım pekala gerçekleşebilir.

Yeter ki! Enseyi karartıp umutsuzluğa düşülmesin. Yeter ki mücadele azmini kaybetmesin.

Yukarıda da yazdığım gibi; belgesel izlerken ekrana düşen susuzluk tehlikesini dikkat çeken reklam programındaki dizi artistlerinin görüntüleri aklıma bunları getirdi; paylaşmak istedim.