22 Ekim 2016 Cumartesi
"BEN SENE Bİ ŞEY DEYEM Mİ?"
Ekranda Kemal
Sunal'ın Zübük filmi var. İkimiz de yattığımız yerden bu filmi seyrediyoruz.
Film çok komik;
ben güleceğim, ama bizim Aydınlı dayı cinayet filmi seyreder gibi çok ciddi
olduğundan ben de bu komik filmi sessizce izliyorum.
Bir gözüm de
Aydınlı dayıda.
O filmi
seyrederken arada bir kafa sallıyordu.
O sırada gözü
ekranda "ben sene bi şe deyem mi?" dedi.
Ben "ne
diyecek acaba?" diye şaşırarak baktım.
"Şindi
temsil, millet bunlara hep gülüyo de mi?" deyince ben "tabi dayı. Bu
adam çok komik, filmleri çok komik oluyor. Ben de çok gülüyorum" dedim.
Dayı "ben
onu demeyon. Millet şindi bunlara neye gülüyo acaba deyom?" dedi.
Ben şaşırmıştım.
"Dayı dedim ya. Bu adamın filmleri komik olduğu için millet gülüyor"
deyince; o "tamam da bu filmin neresi komik? Sen bene onu deyiver baken"
dedi.
Benim bir şey
söylememe meydan vermeden devam etti. "Sen böyle adam, yanim böyle reisi,
muhtarı falan heç görmedin mi? Millet onu bunu böyle hakır hakır gülüceğine
etrafına şöyle bi bakınsa görücek. Böylesi gibi tonula var. Yok mu? Var. Eeee o
zaman de baken şincik bunda gülünecek ne var?" deyince ben vallahi
"apışıp kaldım". Bir şey deyip daha fazla refize olmamak için sustum.
O benim
sustuğumu görünce biraz da üste çıkmış olmanın laubaliliğiyle gülümseyerek
"ne oldu? Apıştın de mi?" dedi.
Sonra devam
etti. "İşde ben onu deyon. Gülüyoz emme neyi güldümüzü bilmeyoz. Sizin oralada
ne derler bilmen; emme bizim oralada 'gülüyoz ağlenıcek halimize derler"
dedi.
Sonra "dur
ben sene bi şey anladen" deyince; ben "eyvah yine dankırtıya
başlayacak" diye telaşa düşüp gidip odanın kapısını kapattım. O arkamdan
"ya gapıma usul sesle deyivecen" dese de ben yine kapıyı kapadım.
Çünkü dayı küt
sağır…
Bir şey
anlatırken sesini kendine duyurmaya kalkınca yandaki odalardan gelip
"beyler burası hastane az yavaş olun" ikazı başlıyordu.
Neyse kapı
kapalı olunca o da "usul anladıcen" dediği için ben de dinlemeye
hazır ondan yana döndüm.
Başladı
anlatmaya.
"Bizim
köyde aynı bu Zübük gibi muhtar varıdı. Adam benim güççük oğlan doğduğunda muhtar
oldu, oğlan askere gidicek; bu hala muhtar" deyince ben "demek köylü
çok seviyormuş" dedim.
O başını salladı
"sen öyle san. Onu seven bi Allahın gulu yok. Emme garşısından 'gık' deyen de yok.
Adama akşama
gadar sövüyola; o akşam gayfeye gelip 'gayfeci arkıdeşlere benden bi çay' dedi
mi etrafına toplaşıyola. Ben öte bakdım, beri bakdım. Yok. Millet bi çaya muhtarın
garşısında put gibi duruyor" deyince ben "sen çay içmiyormuydun. Yani
muhtar sana çay ısmarlamıyormuydu?" diye sordum. O kızmış gibi baktı
"kime?” dedi; devam etti “senin garşında kim var biliyon mu?"
dedikten sonra gülümsedi. "Ben gayfede hep nasgafa içerin. Gayfeye vardım
mı? Gayfeci dayar nasgafayı önüme. Tam dört topak şekerli. Akşama gadar üç
içerin, beş içerin. Ha köy yerinde
parası ne dutucek. Akşamıla giderken verin" dedikten sonra "neysem
decem o değil" deyip devam etti.
"Ben bakdım
milletde bi gıbırtı yok. Muhtar köyde yoğuken gayfada arkıdeşlere 'siz az gelin
bakalım şöyle' dedim. Gayfacıya da 'arkıdeşlere benden bi çay' dedim. Tabi
millet hakırdadı. "Ne o onbaşı dayı muhtar mı olucen yoğusam?' dedile. Ben
'cıvıtman da ben size bi şey deyicen. Önümüz seçim. Gelin bu muhtarı bi da
seçmeyem' deyince millet bi dalgılandı. 'Nasıl olucek o iş?' dedile. Ben
'nasılı var mı? Biz de aday çıkarıcez. O zaman onu kim oy vericek. Den bakalım.
Kim oy verir ona?' deyince herkes gafasını salladı 'dayı valla senin önünden
tilki bile gaçamaz' dedile. Neysem orda garar gıldık. Benim damadı aday çıkarıcez.
Çünküm köyde üç sülale var. En galabalığı bizimki. Ondan öyle gararlaşdırdık.
Ben hepsine tembih edim 'adaylar başvurana gadar kimse heç laf etmesin' dedim.
Ben muhtar
gelmiden gayfeden gittim. Ertesi gün gayfeye geldim; bakdım mıhtar bi köşede
gayfesini içiyo; emme millet 'mıg.' Yanim kimse bi şey dememiş. Yanim bizim
oyundan muhtarın habarı yok. Ben 'eyi' dedim, 'bu iş oldu'.
Neysem günü
geldi benim damat adayın deyi başvurdu. Bi bakındım öte galabalık sülaleden
biri da havas edip 'ben de adayın' deyi çıkmış. Geriye bi galabalık sülale
galdıydı. O gün bi aday da ordan çıkmasın mı? Ben dişlerime gıcıdadıyon emme
gine de "olsun vasın. Bu üç sülale kendi adaylana oy verir nasıl olsa.
Biri biri gazanır. Çünkü muhtarın sülalesi yok gibi. Bu durumda muhtar aday
olmaya cesaret edemez; biz de ondan gurtuluruz deyon. 'Kime deyon?' Kendime
deyon. Çünkü bu sıyasat öyle bişeydir ki; azını dutumadın mı? Ossurun zarıldısı
ta ötee köyden duyulur, kokusunu sene miras galır. Yanim sıyasat böyle bi şeydir.
Neysem biz üç
aday var deyip dururken bizim muhtar 'ben de adayın' deyip çıkmadı mı? 'Ya bu
oyu kimden alıcek? Şu duruma göre bi kendi oyu var. İki keprem bacanağıyla
garısı, bir de kendi garsının oyu. Hepsi eder dört oy. İki üç de adam gandırsa
yine olmaz' Ben öyle deyon; emme içime bir gurt düştü.
Ben damada
'dayan oğlum arkanda ben varım. Bu sefer bu işi bitircez' deyon; emme ötekiler
mılar da çekiliver, meydan gine muhtara galır deyi sorana 'kime hayırlıysa öyle
osun' deyon. Gidişat eyi. Kimse muhtarın masaya oturmeyo. Gerçi gayfeci bene
'benim gazancı engelledin' deyi laf çarpıdıyo; emme ben aldırış edmeyon.
Muhtar bene
gördüğünde süscek camız bakındıkçe ben de içimden 'sen bak bakam öyle muhtar
efendi. Eyi bak. Benim damat iktidarı bi eline alsın ben sene öğredicen öyle
kinli camız gibi bakmasını' deyip keyif oluyon. Yani bizim plan işliyor demek.
Ben öyle düşünüyon yanim.
Seçim günü
geldi. Oy gullanma işi biddi. Bi bakdık benim damat bizim sülalenin oyu gadar
oy almış. Geri oylan hepsi muhtara gitmiş. 'ule nasıl olur bu?' deyi sorcen;
emme öteki adayladan biri bile ortada yok. Ben öfkeden gelip giderken öte
sülaleden bir arkıdeş yanıma geldi 'onbaşı fokurdanıp durma; muhtar işi geciden
bitirdi' deyip anladıverdi.
Bizim muhtar
benim plana duymuş. Ötee adaylara 'siz tamam den. O onbaşıyı bir göt üsdü
otutduram; kiminlen dans eddiğini bir öğredelim ona' demiş.
Dediği gibi
gavilleşmişler. Öte adayla aynı adayımış gibi seçim akşamına gada zortuldadı
durdula. O gece el ayak çekilince bi dolaşıyola 'biz adaylıkdan çekildik oyla
muhtara' deyola" deyip güldü.
"Yanim
diyecem; ben avı giderken avlandım" dedikten sonra "Hana demem sıyasat
zıypak işdir. Sen şindi anladın mı? Ben bu Zübüğe neyi gülmediğimi?"
Dedikten sonra cevabı kendi verdi "Çünküm o zaman ben kendime gülüyon
demekdir. Kendine gülene ne deniyo biliyosun değil mi?" dedi; sonra kapının
önündeki oğluna seslendi.
Oğlu gelince
"Ben birez debenlecen" dedi; oğlunun koluna girip koridora çıktı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder