Büroya çıkıp geldi. Yanında gençen biri vardı. “Abi sana
bi işim düştü. Ne olur yardımcı ol?” deyince şaşırdım. Çünkü ‘bir hafta önce görmüştüm
onu. Yıllarca tedavi görmüş; sonunda bir oğlu olmuştu. Bundan dolayı; yani bir
oğlu olduğu için çok neşeliydi’
Şimdiyse çökmüş bitkin bir haldeydi. Onu öyle bitkin
görünce “Hayırdır Rıza” dedim. “Pek hayır değil abi” dedi; sonra kimsenin
duymasını istemiyormuş gibi masaya doğru eğildi “ben babalık testi yaptıracağım.
‘Senin bildiğin güvenilir bir tahlil yeri vardır’ diye geldim. Senin doktor
tanış vardı. O yardımcı olur dedim” deyince daha çok şaşırdım.
Çünkü onun yıllardır çocuk sahibi olmak için karısıyla
birlikte tedavi olduğunu biliyordum. ‘Yurt dışında çalışırken biriktirdiği ne
varsa?’ hepsini çocuk sahibi olmak için harcamış. ‘Oradaki doktorlar iyidir’
diye uzun süre Ankara’da iş bulup çalışmış ve derdine çare aramış; ama bulamamıştı.
En son benim bulunduğum şehirde bir doktorun çocuksuz
olanlara çocuk sahibi yaptığını duyunca kalkmış buraya gelmişti. Usta olduğu
için kolayca iş bulmuş çalışıyordu. Yurtdışı birikiminden elinde pek bir şey
kalmamıştı; ama o ‘çocuk için’ gecesini gündüzüne katmaya razıydı. Öyle de
yapıyordu.
Daha önceleri birkaç kez gelmişti yanıma. O sıra
anlatmıştı bunları. Dertleşirken hanımıyla sevişerek evlendiğini söylemişti.
Hatta hanımı başkasına nişanlıymış. Kaçırmış onu; başka bir şehirde evlenmişler.
Bunları anlatmıştı. Buradaki tedavisi başarılı geçmiş;
karısı hamile kalmıştı. Dört gözle karısının doğum yapmasını bekliyordu.
Nihayet geçenlerde bir oğlu olunca çok mutlu olmuştu. Yanıma uğradığında “çok
şükür hanım doğurdu. Nur topu gibi bir oğlum oldu” demişti. Karısını çok
sevdiği için çocuğuna uzun süredir evinde baktığı kayınpederinin adını
vermişti. Bunları o gün büyük keyifle anlatmıştı. Şimdi de gelmiş babalık testi
yaptırmak istediğini söylüyordu.
Haliyle çok şaşırmıştım. “Nasıl olur? Sen hanımı kaçırıp
evlenmişsin. Şimdi nasıl ondan şüphelenirsin?” deyince yanındaki genç “bildiğin
gibi değil abi. Bu iş namus meselesi oldu. Zaten dayım temizlemezse namusunu;
valla ben çekip vurucen” dedi.
Onun böyle kışkırtıcı laflarına sinir olmuştum. “Dur
oğlum. Kimi vuracakmışsınız? Hem sen kim oluyorsun?” deyince Rıza “abi kusura
bakma. Benim yeğenim olur bu. Zaten işi bu bulup çıkardı” dedi.
Ben “hangi işi?” deyince anlattı. Yeğeni bunun karısından
şüpheleniyormuş. Öyle olunca dayısına sormadan yengesini takip etmiş. Yengesi
birkaç kez daha önce nişanlı olduğu adamın dükkanına girip çıkmış. Çocuk
doğunca şüphesini gelip dayısına anlatmış.
Rıza bunları anlattıktan sonra “benim hanım onunla
nişanlıydı; benimle kaçtı. Şimdi durup dururken onun dükkanına girip
çıkmasından huylandım tabi” dedi. “Sen bunu gözünle gördün mü?” deyince yeğeni
bozuldu “ne diyon sen abi? Ben gördüm gözümle. Durduğum yerde yengeme iftira
atacak halim yok ya!” diye soruma o cevap verdi; ama ben yine ikna olmamıştım.
Çünkü Rıza’nın eşi mazbut namazında niyazında bir kadındı. Kocasını durduğu
yerde; hem de nişanını bozup kaçtığı biriyle nasıl aldatırdı ki?
Bunları söyledim; ama Rıza ve özellikle yeğeni çok
kararlıydı.
Yeğeni “bütün akrabalar duydu bunu. Şimdi herkes ‘dayım ne
yapacak?’ diye bakıyor” dedi.
Klasik namus kışkırtması gibi gelmişti bana. Belki Rıza’yı
çekemiyorlardı. Yani her şey olabilirdi. Onun için ısrarla Rıza’ya “iyi düşün.
Test yaptırırsın. Test sonucunda çocuğun senin olduğu kanıtlanır. Bu test işi
karının kulağına gider. Sonra çok ayıp olur” desem de Rıza kararını vermişti.
Daha doğrusu çevre baskısına boyun eğmişti.
“Peki sen bilirsin. Gelin gidelim. Benim tanıdığım bir
labrotuvar var” dedim. Yeğeni “abi gözünü seveyim güvenilir olsun. Çünkü öteki
taraf dayımın şüphelendiğini duymuş. Gelip bir oyun oynayabilir. Çünkü adam
zengin” dedi.
“Ne çabuk yahu? Çocuğun daha kırkı çıkmadı. Ne zaman
haberi oldu bunların dayının şüphelendiğinden?” dedim. Rıza’dan önce yeğeni
“abi bizim burlarda laf çabuk yayılır” deyince dedikodu mekanizmasının bu
hızına çok şaşırmadım. Çünkü sıradan insanların akşama kadar işi gücü birbirini
takip edip dedikodusunu yapmaktı.
Rahmetli dedem “dedem… İnsanlar hayvanları parayla
birbirini bedava güder. Ona göre davran; dikkatli ol” demişti bir keresinde. Yaşadığım
sürece o sözün ne kadar doğru bir tespit olduğunu yaşayarak görmüştüm; onun
için şaşırmamıştım.
Neyse; birlikte çıktık. Önce tanıdığım doktora uğrayıp
sorunu anlattım; “senin güvendiğin laboratuvar var mı?” dedim. O benim de
tanıdığım laboratuvarın isimini verdi “ben de ararım. Ona güvenebilirsin”
deyince o tahlil laboratuvarına gittik. Kendisi vardı. Ona durumu anlattım.
“Size güvendiğim için geldik” dedi.
O “haklısınız. Az önce birileri geldi. ‘Babalık tahlili
için birileri geldi mi?’ diye sordular. Sanırım bu beyi soruyorlardı; ama bize
güvenin lütfen; bu konuların önemini bilirim. Rahat olun siz” deyince Rıza önce
biraz işkillendi. “Abi bak buraya da gelmişler. Para falan teklif ederler”
deyince laboratuvar sahibi “lütfen. Bak arkadaş güvenip bize geldi. Bizde öyle
şey olmaz. Rahat olun siz” deyince biraz ikna oldular. Çocuğun saç telinin ve
Rıza'nın saç telinin içinde olduğu zarfı teslim edip çıktık.
Dışarıda Rıza “aman abi. Bak puştlar dolaşıyormuş; aman
gözünü seveyim” deyince “Siz gidin. Ben ne olur olmaz. Tanıdığım doktora tekrar
uğrayıp bunları da söylerim” dedim.
Onlar gidince aklıma ‘bir aile faciasını önlemek için’
geri laboratuvara uğrayıp ‘sonucun olumlu çıkması için ne gerekiyor?’ diye
sormak geldi. Yani Rıza'nın çocuğun babası olduğunu garantiye almak için.
‘Siz olsanız ne yapardınız?’ bilmem; ama içimden Rızayı
aldatmak gelmediği için vazgeçtim.
Zaten iki hafta sonra sonuç gelmişti. Gidip sonucu
Rızayla birlikte aldık. Rıza şüphesinde haklı çıkmıştı. Kaçırıp evlendiği
karısı onu eski nişanlısıyla aldatmıştı.
Bu sonucu öğrenince Rızayı teselli edip ‘bir kışkırtmaya
gelmemesini” söyledim. “Yok abi. Ben elin lafına kulak asmam. ‘Al çocuğunu git
başımdan’ derim; o kadar” demişti. Zaten haline tavrına bakınca öyle kavgacı
öfkeli birine benzemiyordu; ama ben yine ne yaptığını merak etmiştim.
Sonradan öğrendim. Rıza bu tahlil sonucunu alıp eve
gidiyor ve eşine gösteriyor “bu ne demek oluyor?” diye soruyor. Öğrendiğime göre
eşi kocasının uzattığı tahlil sonucunu hiç itirazsız kabul ediyor. Usulca
çocuğunu hazırlayıp babasını da alarak evden çıkıp gidiyor.
Söylediklerine göre kadın kocasıyla kaçarak aldattığı eski nişanlısına
gidip kendine sahip çıkmasını söylemiş. O da “ben bana yaptığınızın intikamını aldım.
Git şimdi! Ne halin varsa gör” diye kadını kovuyor.
Kadıncağız kucağında çocuğu; yanında yaşlı babası bir
başka ildeki kardeşinin yanına gidip ona sığınıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder