“Miyaoov!” dedi. Masada
oturan insanlar hiç oralı olmadı. Yine “miyav!” dedi. Baktı oralı olan yoktu.
“miyaovvv!!-miyaovvv!!, hoop!!!.. miyaov!!. Dedik yaa!” dedi.
Kedice dediği için oradakiler
pek oralı olmamıştı. “Eee! böyle kapılarda miyavlamak, yiyecek bir şeyler
istemek zor elbet; ama çaresiz yavrularım için katlanacağım" dedi.
Sokak kedisiydi. Kendi
yiyeceğini taştan çıkarırdı. Kimseye hiçbir insana kuyruk sallamaktan hoşlanmazdı.
Bütün sokaklar çöplükler onun sayılırdı.
Tabi oralarda tek başına değildi.
Diğer sokak kedileri ve insanların kedinin en büyük düşmanı zannettiği köpekler
de vardı. Ama oralarda, hiç öyle kedi-köpek gibi dalaşmazlardı. Her şeyi pek
ala kendi aralarında paylaşırlardı.
Bazen insanlar sokakta
keskin “miyav!” sesi ve köpek havlaması duyunca, onları kavga ediyor sanırdı;
ama hiç de öyle değildi. Çünkü onlar birbirleriyle insanların birbiriyle
sürekli kavga ederek didişmesi; birbirinin derisin yüzecek hale gelmesi gibi
kavga falan etmezdi.
Yalnızca “o senin, bu benim”
derken arada bir haksızlık yapan olursa ona bağırırlardı o kadar. Tabi insanlar
bunu bilmez; sokak hayvanlarını da kendileri gibi her gün “dalaşıyor”
zannederdi. Halbuki gören gözlerle baksalar bir çöp bidonu içinde bir çok kedi-köpeği,
sessizce kendi payını yerken görürlerdi.
Yani onlar ev kedisi veya
kasap kedisi gibi ona buna kuyruk sallamadan pek ala kardeşçe paylaşıp,
yaşamasını bilirdi. “Ah şu yavrular olamasa” demeyeceğim. O yavrular da onların
hayata devam ettiklerinin deliliydi. Yalnız onları doyurmak için kuyruk
sallarlardı o kadar.
Geçtiğimiz gün ilerdeki
beyaz boyalı konağın bahçesinde çok süslü etten “sığrınamayan” kendi gibi bir
kedi görüp merakla yanına gitmişti. Ona “hayırdır arkadaş seni bizim sokakta
pek görmedim. Sen yeni mi geldin buraya?” demişti.
O kedi ona küçümseyerek
bakmış “ben ev kedisiyim, sen beni sokakta göremezsin” demişti.
Ev kedisinin böyle kibirli
davranışından dolayı biraz bozulmuştu; ama çok merak ettiği için sabredip
onunla konuşmuştu.
O kedi söylediği gibi ev
kedisiymiş. Sahibi onun adını “minnoş” koymuş. Ama onun hiç de öyle “minnoş”
hali yoktu.
Neyse; bu ev kedisi “beni ev
sahibim yedirir-içirir, özel mama alır, arada süt bile içirir” deyince sokak
kedisi merakla “ev sahibin kimmiş? Niye bunları sana yapıyor? Senden ne
menfaati var?
Etinden sütünden mi faydalanıyor?” diye hayretle sormuştu.
Çünkü ona annesi “kızım bu
insanlar hayvanları evcilleştirip sever gibi yapıp onun sütünü, yumurtasını
çalar; bir de utanmadan kesip mangalda pişirip yer. Gerçi buralarda bizi kesip yemezler;
ama kendi arzuları için ‘güya sevdiklerinden’ seni alıp beslerler sonra
bıktıklarında bir de hastalanırsan-yaşlanırsan sokağa bırakıverirler. İşte o
zaman sen sokağı bilmediğinden, aç kalır çok perişan olursun. Sen sen ol bu
insanlardan uzak dur” diye tembih etmişti.
Onun için ev kedisine arka
arkaya bu soruları sormuştu.
Ev kedisi “dur ayol ne böyle
miyav!-miyav! peş peşe sorularınla beni bunalttın. Bir kere buradaki insanlar
kedi eti yemez. Sonra zaten ben kısırlaştırıldığım için sütüm de olmaz. Ben
onların etrafında mırıl mırıl dolaşırım. Gençken oyunlar da çıkarıp, topla, ip
yumağıyla oynardım. Şimdi de kuyruk sallayıp etraflarında dolaşırım; onlarda
beni besler” dedi.
Sokak kedisi “peki sen
yaşlanınca veya hastalanınca ne yaparlar?” dedi. Ev kedisi “kem-küm” etti, ama
net bir şey söyleyemedi.
Sokak kedisi ev kedisine daha
fazla soru sormak istemedi. Çünkü ev kedisinin “miyav!-miyav!” diye
anlattıklarını dinleyince ve “yaşlanınca veya hastalanınca seni ne yaparlar?”
sorusuna cevap verirken ki çaresizliğini görünce ona çok canı acımıştı. Ama
“benim sütüm olmaz” deyişine de çok şaşmıştı. Yine sormadan edemedi. “Sütüm
olmaz dedin. Senin sütün olmazsa yavrularını nasıl besliyorsun? Onları da mı
insanlar besliyor?” diye biraz şaşırarak sordu.
Ev kedisi “kardeş sen çok
cahil kalmışsın. Kısırlaştırdım dedim ya!” diye cevap verdi. Baktı sokak kedisi
aval aval anlamamış gibi bakıyordu. Ev kedisi sokak kedisini anlamamış zannedip
açıklama yaptı. “Sahibim beni ameliyatla kısırlaştırdı. Yani benim hiç yavrum
olmaz” dedi.
Aslında sokak kedisi onu çok
iyi anlamıştı. Ev kedisine artık annelik zevkini tadamayacağı için çok canı
acıdı. İçinden “zavallı! Sahipleri onu kendi zevkleri için en doğal yavru
sevgisinden de mahrum etmiş; ama o da kabullenmiş” dedi. “İyi ki ev kedisi
değilim. Gerçi yavrularımı beslemek çok zor oluyor; onlar için kuyruk sallamak
zorunda da kalıyorum. Ama olsun, onların etrafımda mırıl mırıl dolaşması,
sütümü emerken verdikleri zevk her şeye değer” deyip o ev kedisinin yanından
sessizce ayrılmıştı.
Şimdi aşağıda odunlukta
yavruları onun yiyecek getirmesini bekliyordu.
Tekrar “miyaov!” dedi. Onu
balkonda yemek yiyenlerin arasındaki yaşlı teyze duydu. “Bu kedi niye
miyavlıyor böyle?” dedi. Sokak kedisi sevindi. “Nihayet sesimi duyurabildim”
dedi. Yaşlı teyze kızına “aç galiba! Şunun önüne bir şeyler koy da yesin” dedi.
Bunun üzerine yaşlı teyzenin
kızı elinde bir tabakla kalktı “gel pisi-pisi!” diye tabağı oraya koydu. Sokak
kedisi bir tabağa bir o genç kadına baktı “arkamdan gelin” der gibi bakıp,
döndü merdivenden aşağı inmeye başladı. Gözünün kuyruğuyla da kadına “geliyor
mu?” diye bakıyordu.
Kadın annesine “Allah!
Allah! dönüp gitti” dedi. İhtiyar teyze “takip et bakalım” deyince genç kadın
elinde tabak sokak kedisinin arkasından yürüdü.
Kedi önde genç kadın arkada
odunluğa geldiler.
O sırada yavruları da onu
merak etmiş bekleşiyordu.
Genç kadın “Ayy! Bunun
yavruları da varmış. Onlara yiyecek istemiş” dedi. Elindeki tabağı yavruların
önüne boşalttı. Gitti bir kabın içinde su getirip koydu. Sokak kedisi
“mırıl-mırıl”, karnını doyuran yavrularına bakıyordu. Döndü genç kadına
“Miyaav! Çok teşekkür ederim” dedi. Tabi kedice konuştuğu için genç kadın onu
anlamamıştı, ama niye “miyav!” dediğini tahmin etmişti.
Geri geldiğinde “anne bu
kedi yavrularına bir şey istemek için gelmiş. Allah seni inandırsın ben o yiyeceği
yavruların önüne koyup su da getirince o kedi bana teşekkür eder gibi miyav!”
dedi diye annesine anlatıyordu.
Sokak kedisi bu şekilde o
ailenin yavrularını beslemesine yardım etmelerini sağladığı için çok mutlu
olmuştu ve öyle mutlu ve özgür bir sokak kedisi olarak yaşamaya devam etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder