31 Ekim 2016 Pazartesi

YÜREĞİMİ YAKAN SORULARDI BUNLR


Bir anne; ağlamaktan gözlerinde donup kalmış göz yaşlarıyla elinde oğlunun resmi titrek bir sesle soruyor; OĞLUM YÜZME BİLMEZDİ SUYUN İÇİNDE NE YAPTI? GECELERİ UYKU UYUYAMIYORUM. KAÇ KERE UYARDIM 'OĞLUM GİTME' DİYE. AMA DİNLETEMEDİM" diyor ve geceleri artık uyku uyuyamadığını söylüyor. Ve kocası devam ediyor. "Gözlerimiz kapıda oğlumuz gelecek diye. Gelmedi. Kimse de doğru dürüst bilgi vermedi" derken onun görüntüsü de eşinin görüntüsü gibi çaresiz.

Çünkü onlardan cevap bekleyen "dede, nine babamız nerede?" diyen torunlarına bir cevap verememenin çaresizliği içindeler.

Bunu yaşamayan bilmez. Ne menem bir çaresizliktir o. Doğru bir cevap bulamıyorsunuz, yalan cevaba diliniz varmıyor.

Lütfen anlamaya çalışın o insanları. Kendinizi onların yerine koyun. Kendi çoluğuzun, çocuğunuzun, babanızın bir gün işe gittikten sonra bir şekilde onların çalıştıkları yerde ölüm tehlikesi içinde olduğunu. Hele yakınınız maden işçisiyse onun yerin yedi kat dibinde boğulmak üzere olduğunu düşünün.

O zaman belki anlarsınız onları. Ancak yine de elinde oğlunun resmi titrek bir sesle "benim oğlum yüzme bilmezdi ki" diyen annenin çaresizliğini anlayacağınızı, 'ne kadar çabalasanız da' anlayabileceğinizi zannetmiyorum.

Buradan soruyorum; "bu sorunun doğru cevabını kim verebilir o anneye?"

Maden ocağının önünde bir umut "bari ölüleri çıksın" diye bekleşen insanların yaşadığı dramını kim anlayabilir?

Bir anneyi, anneleri böyle acılar içinde kafasında cevap bulamadığı sorularla yaşatmaya kimin ne hakkı var?

Üç kuruş daha çok kar için değer mi bu insanları göz göre göre ölüme sürmeye?

Türkiye'nin işçi ölümlerinde dünyanın üçüncüsü Avrupa'nın birincisi olmasının ayıbı kimin?

Bu ayıpla çıkıp dünya devletiyiz iddiasında bulunma yüzsüzlüğünün siyasi literatürde karşılığı nedir?

Bu sorular uzayıp gidiyor. Artık günlük yaşamamızda cevap alamadığımız o kadar çok soru var ki!

Biz böyle cevap bulamadığımız, cevap verilemeyen sorularla yaşamaya layık mıyız?

Bu çaresizlikler bizim kaderimiz mi?

Bana göre bütün bu soruların cevabı bizde, bizim irademizde.

Yeter ki o iradeyi gösterebilelim.

O zaman oğlunun yüzme bilmediğini ve orada ne yapacağını soran veya o acıları yaşayanlara, onların sorularına, o acıların yaşanmasına çare olamayız; ama o çaresizliğin ürettiği sorulara doğru cevaplar bularak o soruların yenide toplum olarak gündemimizde olmasına engel olabiliriz.

Evet çaresizliklerin çaresi kendimiziz, kendi irademizdir.

Yeter ki o iradeyi toplumsal duruş olarak hep birlikte gösterebilelim.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder